menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin modern köle tacirleri ve kullan-at işçileri

25 3
31.03.2024

Sınıf mücadelesinin yansımaları hemen her gün tüm işyerlerinde farklı şekillerde görülüyor. Türkiye ekonomisinin emek yoğun sektörler üzerinden ihracatla büyüme modeli düşük ücret ve ağır çalışma koşullarını dayatırken, sermaye ile emek arasındaki gerilim ve çelişkiler de belirginleşiyor. Her iki tarafın da gücüyle orantılı olarak sınıf mücadelesi sertleşiyor, her ay birçok işyerinde direniş örgütleniyor. 25 gündür devam eden Lezita Grevi de, her aşaması itibariyle Türkiye burjuvazisinin örgütlü bir işçi sınıfı karşısında hangi sınıf reflekslerini göstereceğinin ve ne tür hilelere başvurabileceğinin provasına dönüştü.

Abalıoğlu Lezita’nın ilk hamlesi, kendi sınıfının hukukunu yani burjuva hukukunu tanımamak oldu. İşçiler arasında çoğunluğu elde eden Öz Gıda-İş Sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan yetki belgesini almasına karşın patronlar, bizzat Anayasal bir hak olan sendikalaşma hakkını tanımadı. Sendikanın itiraz davası işçilerin lehine sonuçlansa da şirket grevdeki işçileri işten çıkardı. Şirketin ikinci hamlesi, doğrudan bir yıldırma harekâtı başlatarak, işçilerin hem kendi işyerleriyle hem de diğer işçilerle temasını kesmek ve mekânsal aidiyeti ortadan kaldırmaya yönelikti. Önce fabrika alanında işçilerin direnişe geçtiği alanı tellerle çevirdiler. Direnişin kararlılıkla devam etmesi karşısında grev alanına toprak döktürdüler.

Lezita grevini halihazırda devam eden direnişlerden ayıran bir diğer özellik, şirketin “üretimin devamlılığını sağlama” gerekçesiyle, işten çıkartılan işçiler yerine Hindistan’dan çok düşük ücretlere çalışacak göçmen işçileri getirerek grev kırmaya çalışması. Öz Gıda-İş Sendikası, göçmen işçiler üzerinden yürütülecek hamasete karşı grevin ve direnişin saptırılmaması için bir açıklama yaptı ve odak noktasına şirketi yerleştirdi: “Derdimiz Hintli işçiler değil, onları grev kırıcılığına zorlayan Abalıoğlu Lezita yöneticileridir. Buraya getirilen Hintli garibanlara kimse yaklaşmasın ancak bunun hesabı bölge halkı tarafından şirket yetkililerine sorulmalıdır.”

Bu yılın başında DİSK / Limter-İş öncülüğünde toplanan tersane işçileri de Sefine Tersanesi’ndeki düşük maaşlara, belirsiz zam oranlarına karşı eylem düzenlerken, bir konu başlığı da tersane patronunun ücret kırıcılığı ve emek maliyetlerini düşürmek için Hindistan’tan düşük ücretlere çalışacak kaynakçı istihdam etmesi, işçiler arasında ikilik ve gerilim yaratma çabasıydı.

Burjuvazinin düşük ücretlere çalıştırdığı göçmen işçileri sendikal mücadele ve ücretler üzerinde baskı unsuruna dönüştürme taktiği, birçok boyutu olan bir konu: küresel göç ve nedenleri; küresel emek coğrafyaları; ulusal ekonomilerin demografik (nüfus artışı, iç/dış göç vb.) ve sosyo-kültürel yapısı; savaşlar ve entegrasyon politikaları bunlar arasında yer alıyor. Şirketlerin ve işçi simsarlarının mülkleri haline gelen, modern kölelerden farksız göçmen işçilere neden ihtiyaç duydukları........

© Evrensel


Get it on Google Play