menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir devlet projesi olarak teşvik revizyonu

11 7
21.07.2024

Türkiye kapitalizminin gelişimi, diğer ülkelerde olduğu gibi devlet aygıtının ölçeği ve kapasitesiyle doğru orantılıdır. Kapitalist devlet sadece egemen sınıfların baskı aygıtı olmakla kalmaz, aynı zamanda farklı sınıf taleplerini ve çıkarlarını dengeleyen, üretim ve bölüşüm politikaları aracılığıyla sınıflar-arası ve sınıf-içi güç ilişkilerini belirleyen, küresel meta dolaşım ve tedarik zincirlerinde ulusal sermayenin çıkarlarını koruyan ya da uluslararası sermayenin yoğunlaşmasını hızlandıran, hukuk sistemiyle toplumsal ilişkileri düzenleyen bir aygıttır.

Tarihsel bloğun yapısına ve bileşenlerine göre kapitalist devletlerde farklı “devlet projeleri” rekabet halindedir. Çünkü liberal söylemin aksine devlet, “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” ilkesiyle değil, müdahaleci araçlarla işleyen hiyerarşi sistemini inşa ederek var olabilir.

Marksist devlet teorisyenlerinden Elmar Altvater, kapitalist devletin müdahale alanlarını şöyle sıralar:

Kapitalist devletin müdahale mekanizmaları hâkim devlet projesinin karakterine göre işler.

Her tarihsel blokta bir veya birden çok devlet projesi vardır. Devlet projesi, sadece bir temsil ilişkisine indirgenemez; devletin farklı alanlardaki ve farklı ölçeklerdeki çeşitli eylemlerini tek bir vektörel doğrultuda birleştirmeye çalışan özgün bir yönetimsel rasyonalitedir.

Devlet aygıtı, sürekli oluşum halinde olan çatışmalı bir yapıdır ve kurumsal eşbiçimliliğin sağlandığı durumlarda bile içsel birliğe sahip değildir. Farklı sermaye gruplarının ve bunların siyasi temsilcilerinin birden çok çıkarı ve talebi vardır; kimi zaman söz konusu projeler arasında rekabet de yaşanır. Projeler birbirlerini (darbe, dava, siyasi şantaj vs. gibi yöntemlerle) tasfiye edebildiği gibi, çeşitli uzlaşı mekanizmalarıyla birleşebilirler de. Denebilir ki her sınıfın özgül bir “devlet projesi” vardır, hâkim olan proje baskın hale gelir ve devlet iktidarı aracılığıyla somutluk kazanır. Sürekli ve dayanıklı projeler ise anayasal anlaşma veya kurumsal uzlaşmaya gömülü olanlardır.

2008 krizinden bu yana Türkiye’de yaşanan tüm büyük siyasal ve toplumsal olaylar ve kırılmalar, yeni tarihsel bloğun ortaya çıkış sancılarıyla ilişkilidir. Örneğin 2017 yılında Başkanlık sistemiyle birlikte siyasal rejim değişikliği yaşanmasına karşılık buna uygun bir anayasal anlaşma (“yeni anayasa”) yapılamamıştır. Bu durum, hâkim devlet projesi üzerinde konsensüs olmadığının veya aslında bir devlet projesi bulunmadığının işaretidir.

Gramsci’nin meşhur sözündeki gibi “yeni ortaya çıkmıyor”, ancak eski de kolay ölmüyor. Bu durumun birden çok nedeni bulunmasına karşılık, bizim odak noktamız büyük sermaye tarafından biçim kazandırılan yeni devlet projesinin işaretlerinden birisi olacak: Teşvik sistemi.

Emek maliyetlerini, vergi yükünü ve finansman giderlerini azaltan teşvik sistemleri, sermayenin merkezileşmesinde ve yoğunlaşmasında kritik rol oynar. Yatırım teşvik sistemi........

© Evrensel


Get it on Google Play