Alışırlar
Ölüm, iki grup insan için kurtuluş olarak görülebilir. Birinci grupta sağlık durumu ağır olan yoğun bakım hastaları yer alır. Ağır ve umarsız hastalar için ölüm, tüm taraflar için çok acı da olsa, bir kurtuluş çaresi olarak görülebilir. İkinci grupta ise kapitalist sistemde devlet yönetimine talip olup, yönetim makamını işgal ederek, farkında olarak ve/veya olmayarak, oy aldığı halka rağmen halka karşı sermayenin borazanlığını yaparak vicdanlarını karartan burjuva siyasetçileri yer alır. Birinci gruptakiler için yüce yaratıcıdan rahmet dilemekten başka bir şey gelmez elimizden. Bugün, ikinci grupta yer alan ve farkında olarak ya da olmayarak sermayenin tüm yerküreyi ve onun tüm canlı varlıklarını, hatta uzun dönemde, bizzat kendilerini de mahveden sermayeye uşaklık edenlerin ahvali ve politik manevralarından söz etmek istiyorum.
“Alışırlar” sözcüğünü, hafızam beni yanıltmıyorsa, ilk defa Turgut Özal kullanmıştı. Sanırım halk aleyhine bir proje geçiyordu ya da şu ünlü köprülerin satışı tartışmalarında gündeme gelmiş olan bu sözcük, her nasılsa gerçeği ifade ediyor olmakla beraber halk arasında fazla tutmadı. Evet, bu sözcük kullanılmaz oldu çünkü tüm kalkış ya da sosyal mücadelelere rağmen aslında halk maalesef birçok olumsuzluğa alıştı. Hatta halk bu sözcüğe o kadar alıştı ki üzerinde pişirilen bozaya razı olmak bir yana, bozayı üzerlerine boca edenleri de sırtına aldı ve taşımaktan da gocunmadı.
Peki, halk üzerinde pişirilen boza nedir ve kimlerdir halkın üzerine bozayı boca edenler? Değerli dostlarım, bu anlamlı soruya doğrudan yanıt vermek yerine, gelin beraberce zaman içinde ufak bir gezinti yapalım ve özellikle de günümüzde yaşananlara bir göz atalım. TÜİK adı verilen kamu kuruluşu, her yayımladığı bültenle emir üzerine halkın cebine elini sokarak birilerinin adına hırsızlık yaparken, açıklanan esrarengiz rakamlarla insanlar güneşin altında eriyen tereyağı misali maaşa mecbur bırakmaktadır. Peki, maaşı eriyenlerden çalınanlar nereye akmaktadır? Daha ilginç olanı, bu süreci işleten canavar makinenin dümeninde oturan hükümeti kim seçiyor? Peki, iktidar partisinin oyları eriyen maaşların hızında erimiyorsa ki erimiyor, demek ki halkımız, tedricen de olsa, baskı ve zulme, daha doğrusu köleliğe kurbağa davranışıyla alışıyor, çünkü sırtında boza pişirenleri........
© Evrensel
visit website