Dış politika ve sivil diplomasi sohbeti
Uzun sayılabilecek bir aradan sonra, bir kış günü, sakin bir mekanda, kadim dostlarımdan biri ile tekrar bir kahve sohbetinde buluştuk. Kahve bahane elbette. Amaç, yıllardır sivil toplum tecrübesine ve bir o kadar da devlet tecrübesine sahip olan ve dahi güçlü bir kalemi olan dostumla, dış politika eksenli bir sohbet yapmaktı. Uzun bir sohbetin içeriğini özet halinde siz değerli okuyucularımla da paylaşmak istedim.
Kahve siparişlerimizi verdik. Derin bir Türk Devlet Geleneği şuuru edasıyla, “dış politikada, epistemik hegemonyaya meydan okumamız, kadim Türk içtihadının güncelleşmesi ve kurumlaşması lazım” diyerek sohbete başladı değerli dostum. Hemen sonra, ufuktaki dünya düzeninin hangi dinamikler ve kriterler üzerine kurulacağına dair öngörülerini ve Türkiye merkezli bir bilgi üretilmesini yani adalet merkezli bir dünya düzeninin ancak insanlığa fayda vereceğini ilave etti sözlerine…
Günümüzde, ülkelerin yönetimlerinde etkili olan şirketler ve dahi dünya düzenine şekil vermeye iştahlı küresel sermayenin, insanı yetiştiren pedagojik enstrümanlara hakim olduğunu ve insanlığın küresel bir terbiye metoduna mahkum edildiği konusu, sohbetin ilerleyen kısmında ele alındı. Tek tip insan modeli arzulandığının altı çizildi. Bunun için özel eğitim modelleri ve müfrezeler geliştirildiği de belirtildi. Artık milenyum nesilleriyle muhatap olduğumuz ifade edildi.
İkinci tur kahvelerin geldiğinde, sıra........
© Eurovizyon
visit website