Ramazan Sohbetleri-5
İlk oruç denemelerimi atlatmış, o yıl bayağı bi oruç tutmuştum. Ramazan’ın yirmisi olmasına rağmen benim tam sekiz büyük orucum vardı. O gün dokuzuncuyu tutuyordum.
O gün arka bahçeden ne yaptığımı hatırlamıyorum. Belki biraz ot yoldum, belki de bitki köklerini çapaladım. Öğrenmiştim çapalamayı. Yorulduğumu hissedince bırakıp eve yöneldim. Komşu Gül ablanın duvar dibinden geçtim.
O zamanlarda komşuluk, neredeyse mirasa ortak olacak düzeydeydi. Komşular, özellikle kadınlar arasında teklif yoktu. Girilir çıkılırdı. Dert, tasa, keder, neşe, sevinç ve coşkuda gerçek anlamda bir paylaşım vardı. Duruma ve ihtiyaca göre bahçelerden maydanoz, soğan, meyve teklifsiz alınırdı.
Bizim arka bahçeden ön tarafa geçmek için biraz dolanmamız gerekirdi normalde. Bu yolu dolaşmamızı Gül abla gerek görmediğinden kendi bahçesine bir kapı açtırmıştı bize. Onun bahçesinden ve duvar dibinden bizim ön bahçeye geçerdik. Eh! Türk milletiyiz, kestirmeyi severiz. Ama bu kapıyı erkekler kullanmazdı. Kadınlar ve ben. Küçüktüm ya o zamanlarda.
Duvar dibinden geçerken Gül ablanın penceresinin önünde bir tabağın içinde mor-siyah meyveler gördüm, merak ettim. Açık camı tıklattım, Gül abla diye seslendim. Cevap gelmedi. Uyuyordu belki. Ben, biraz da merakımdan üç tane mor-siyah meyve aldım. Tuhaftı. Tozlu gibiydi meyveler. Ön bahçeye geçip........
© Enpolitik
visit website