menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KÜLTÜRSÜZLÜKTEN KÜLTÜRE

27 0
05.01.2024

Bugünkü yaşadığımız bunalımların temelinde kültürsüzlük yatmaktadır. Öyle ki kültür değerler alt üst olmuş durumda, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamayacak derecede şaşkın bir haldeyiz. Nereye baksak, her yerde kültürsüzlük hâkim. Oysa bunalımdan çıkış yolu kültürsüzlükten kültüre doğru adım atmaktan geçer.

Malum; kültürel değişimler toplumu, toplumsal değişmeler ise kültürü değiştirir. Öyle anlaşılıyor ki içinde bulunduğumuz meseleler daha çok sosyal ve kültürel alanlardaki kıyasıya yaşanan sancılardan kaynaklanıyor. Değişim bir alın yazısıdır elbet.. Fakat değişime uğrarken, kültürsüz politikalar takip ediliyorsa sosyal huzursuzlukların doğması kaçınılmazdır. Kültürsüz medeniyet kurmak iddiası bir hayalden ibarettir sadece. O halde hem kültüre önem verilecek, hem de kültürel zenginliğe hız verilecek ki, ancak o zaman gerçek anlamda medeniyet olunabilsin. Kültür medeniyetin ruhudur çünkü. Ruhsuz ceset bir anlam ifade etmezken, kültürsüz bir medeniyette kuru meşe odunu misali sembolik olmaktan başka bir anlam ifade etmez. Medeniyet bir anlamda kültürün bedeni, yani maddesi hükmündedir. Dahası kültürün gelişmesiyle medeniyet oluşabiliyor. Zira bir toplumun zihniyetinin kemale ermesi kültürden medeniyete geçiş yapmasıyla mümkün.

Bakınız Ribot bu hususta ne diyor: “Zihin fazla bir gelişmeye mazhar olunca seciyeyi (karakteri) bozar. Bireyde zihin ne ise toplumda da uygarlık odur.

Malumunuz Ziya Gökalp ise bu konuda:

-“Kültürü kuvvetli fakat uygarlığı zayıf bir millet ile kültürü bozulmuş uygarlığı yüksek millet vardır” şeklinde iki ayrı millet tipinin varlığına vurgu yapar. Ziya Gökalp’ın bu tezini doğrulayacak örnek nedir derseniz, işte Berberilerin fütuhata dayalı kültürünün Hazarilerin sulhçu uygarlığına yenik düşmesi bunun tipik örneğini teşkil eder. Hakeza yeni doğan Fars Devletinin de, uygarlık bakımdan güçlü fakat kültürce zayıf Mısır’ı mağlup etmesi de bunun bariz bir örneğini teşkil eder. İran’da malum bir zamanlar uygarlık bakımdan yükselen bir değerdi, ama gel gör ki onlarda daha henüz kültürleri bozulmamış Yunanlılara yenilmişlerdi.

Belli ki Ziya Gökalp’ta tıpkı İbni Haldun ve O. Spengler gibi belli bir zaman dilimi içerisinde; uygarlık ve kültürün çökeceği fikrine inanmaktadır. Nitekim O. Spengler; “Medeniyetlerinde her varlık gibi muayyen bir ömre sahip olup Avrupa’nın da artık inhitat (düşüş) devrine girdiğini” yazmıştır (Bkz. Ziya Gökalp Sosyolojisi. Prof. Orhan Türkdoğan). Anlaşılan o ki teknolojik derecelenmeyle ile kültür derecelenmesi ters orantılı bir seyir takip etmekte. Kültür belli bir kıvama ( katılığa) ulaştıktan sonra ancak o zaman yerini ister istemez medeniyet hamlesine bırakabiliyor. Gönül ister ki; hem kültürü kuvvetli hem de uygarlığı yüksek bir millet olabilelim.

Medeniyet olmak hoştur elbet, ancak kültürü muhafaza etmek daha bir bambaşka güzelliktir. Bugün teknolojik gelişmelere paralel olarak ister istemez kültürsüzlük meselesini de beraberinde gündemimize taşımış oluyor. Geçmişten hala gerekli ders alınmamış olsa gerek ki doğru dürüst kültürel politikalar ortaya koyma iradesi daha henüz ortaya koymuş değiliz. Her nedense işi hep yokuşa sürüp kültürün önüne set çekiyoruz. Bu yüzden A. J.........

© Enpolitik


Get it on Google Play