TARİKAT, HAKİKAT VE YALAN
Zaman zaman tarikatlar ve liderleriyle ilgili haberler yapılıyor. Bunların bazıları ahlaki hassasiyetten kaynaklanıyorsa, diğer bazıları her türlü İslami kıpırtıya karşı olmaktan kaynaklanıyor.
Tarikat ve mensuplarının iddiaları ile tenakuza düşmemeleri, söz ve davranışlarına –özel- dikkat göstermeleri gerekir. Çünkü herkes iddiası ile tartrılır.
Gerçek bir mürşit, manevi mertebeleri tek tek tırmanıp gerekli ahlaki ve manevi olgunluğa erdikten sonra taliplilere rehberlik yapan kişidir. Bu rehberlik, hem manevi hem ahlakidir. Bunun için hem bilgi hem ahlaki kemal gerekir. Gerçek Mürşit, üzerine sıçrayan her tozun temsil ettiği değerlere zarar vereceğini bilir, ona göre hareket eder. Ahlaki önderlik ve örneklik yoksa gerçek de rehberlik meziyeti de yoktur.
Geçtiğimiz günlerde Menzil şeyhi vefat etti. Hemen ardından çocukları arasında post kavgası başladı, birbirlerini FETÖ’cülükle suçlayacak, kanlı-bıçaklı olacak kadar ileri gittiler. Oysa mürşitlik, kavga ile elde edilecek bir şey değil, bir manevi yürüyüş ve ahlaki oluşun sonucudur. Post için kavgaya tutuşmak, manevi ve ahlaki rehberlik meziyetinden yoksunluktur.
Tarikat ve cemaatlerin bazılarında uç veren ve İslam ahlakıyla bağdaşmayan davranışların nedeni denetimsizlik ve cehalettir. Zina halinde yakalanan veya yaşı küçük kızlara musallat olanların bile –tarikat önderi- olarak kendilerine yer bulabilmelerinin nedeni budur.
Osmanlı’da tarikatları denetleyen Maclis-i Meşayih adı altında bir denetim organı vardı. Öyle herkes kendini şeyh ilan edemezdi. Meclis tepesine biner, ilmini, manevi tecrübesini, zikrini, evradını, silsilesini sorgulardı. Bununla ilgili birçok örnek var: Beyzade efendi Elazığ/Harput’un ulularından bir büyük zat ve aynı zamanda Meclis-i Meşayih azasıdır. İki kanatlı, yani alim ve mutasavvıftır. Elazığ’ın Kövenk köyünde bir başka veli Ömer Hüdayi baba bağlılarına kılavuzluk yapmaktadır. Beyzade efendi, Ömer........© Enpolitik
visit website