Müesses nizam bir belediye başkanına karşı
Yerel seçime bir haftadan az bir zaman kaldı. Malum, seçimin en önemli ayağı Türkiye siyasetinin geleceğine dair belirleyiciliği sebebiyle İstanbul.
Bunu zaten bütün bir Erdoğancı müesses nizamın temel aktörlerinin ve hatta onlara yaranmaya çalışan sözde “muhalif” aktörlerin İstanbul’da İmamoğlu’na kaybettirmek için seferber olmalarından da anlayabiliyoruz.
Erdoğan’ın bu seçimde İstanbul için 2019’dan daha farklı bir strateji izlediğini görüyoruz. Geçen seçimde İstanbul’a daha erkenden gelen ve neredeyse tüm ilçelerini gezen Erdoğan bu seçimde sadece son hafta geldi, daha doğrusu gelebildi.
İstanbul’un gene ilçelerini gezebilir ama son bir haftada çoğunu gezmesi mümkün değil. Buna pek niyeti varmış gibi de gözükmüyor.
Bu tabii bilinçli bir strateji. Onu bu stratejiye iten iki neden oldu:
Birincisi, muhalefet seçime dağınık girmişken İstanbul’da kendi adını önplana çıkararak “anti-Erdoğancı” cepheyi konsolide etmek istemedi. Erdoğan, İstanbul’da muhalefetin sosyolojik üstünlüğünün elbette farkında.
İkincisi ise, eğer İstanbul’u kaybederse bunun “Erdoğan İmamoğlu’na karşı kaybetti” şeklinde gözükmesini istemiyor. Çünkü böyle gözükürse bu ilerleyen dönemlerde İmamoğlu lehine ve Erdoğan aleyhine güçlü bir algı yaratacak.
Ancak tüm bunlara rağmen Erdoğan gene de İstanbul’a geldi ya da gelmek zorunda kaldı.
Geçtiğimiz Pazar günü Erdoğan, Maltepe’de büyük bir miting yaptı ancak miting beklenildiği kadar ilgi görmedi. Bunu Erdoğan miting esnasında kendisi de belirtti.
Bu, İstanbul’da Erdoğan’a ve AKP’ye karşı küskünlüğün bir işareti olabilir.
Türkiye’de %1-2’lik oyu olan herhangi........
© Elips Haber
visit website