Erdoğan rejiminin ‘Nomenklatura’ sınıfı
Sovyetler Birliği, komünizmin resmi ideoloji olduğu bir ülkeydi ve bu doğrultuda başta sermaye sahibi kapitalist sınıf olmak üzere tüm toplumsal sınıfları ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.
Ancak Sovyetler’de özel mülkiyetin neredeyse tamamen kamulaştırılmasıyla sermaye sınıfının ortadan kaldırılması tüm toplumsal sınıfların ortadan kalkması ile sonuçlanmadı.
Bu defa da ülkeyi tek parti rejimi ile yöneten Komünist Parti üyeleri ve ona doğrudan bağlı üst bürokratik kadrolar kendi başına bir zümre ya da sınıf görüntüsü vermeye başladı.
Devlet yönetimindeki üst düzey ve kilit idari pozisyonları elinde tutan bu bürokratik kadrolar zamanla toplumun geri kalanından ayrıştı ve devlet imkanlarını kullanabiliyor olmanın sağladığı avantajla ortalama vatandaştan çok daha imtiyazlı bir yaşam sürer oldu.
Bu sınıf halka yasak olan şeyleri yapabilmekte, gerektiğinde yasaların arkasından dolanabilmekte ve bu gücü sayesinde ortalama halkın çok üstünde tüketim alışkanlıklarına ve maddi yaşam kalitesine sahip olabilmekteydi.
Bu imtiyazlı sınıfa Rusya’da özel olarak “nomenklatura” adı verilirdi.
George Orwell, “Hayvan Çiftliği” kitabında domuz metaforuna başvurarak bu sınıfı çok güzel bir biçimde betimler.
İşte 22 yıllık AKP iktidarı ve özellikle de 2017 sonrası keyfi başkanlık sisteminin gelmesiyle iyice belirginleşen yandaş kapitalizmi rejimi Türkiye’de de böyle bir nomenklatura sınıfı ortaya çıkardı.
Liyakatın önüne sadakat koyularak rejimin üst bürokratik kadroları Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı isimlerle dolduruldu. Kurumsal hukuk devletinin ortadan kalktığı, yolsuzlukların yargı denetiminden çıktığı, hatta yargının bizatihi yolsuzlukların parçası olduğu bu rejimde, bu kadroların devlet gücünü kullanarak bireysel servetlerini artırmalarına göz yumuldu.
Rejim nomenklaturası Erdoğan’a sadık olduğu ve onu desteklediği sürece yolsuzlukları hukuk denetiminin dışındaydı. Bu, Erdoğan’ın kadrolarıyla yaptığı yazılı olmayan bir tür........
© Elips Haber
visit website