Ne anladık biz bu mesajdan?
“Mesaj” seçim klasiği, takiben yapılan konuşmalarda “mesajı aldık” ya da “aleme mesaj verdik” denir. Yazık ki “mesaj” kelimesiyle ilişkimiz enflasyon kurallarına tabii… ne kadar çok kullanılırsa içi o kadar boşalır. Durum böyle olunca seçim öncesi mesajları “tehdit”, kaybedince “ceza” olarak mesaj vermeye yatkınız…
Diyelim mesajlaştık… Peki, kim aldı mesajı ve mesajlardan kim ne anladı?
Tercüme etmek gerekirse, belli ki ekonomik sıkıntılar, geçim sorunu seçmen kararlarında etkili olan faktörlerin başında geliyor. Fakirleştik. Ama toplum homojen fakirleşmedi. Zenginlerin serveti fakirlerin sayısı çoğaldı. “Emekli mesaj verdi”, diyorlar…. Doğru! Ama size de yüzeysel gelmiyor mu bu yorum? Hangi emekli? Bir yanda EYT üzerinden emekli olan genç bir kuşak. Bir yanda hiçbir güvencesi olmayan ileri seviyede yaşlı bir kesim ve diğer yanda nüfusun yüzde 10’unu geçen 65 yaş üstü… Hangi yaşlıdan söz ediyoruz? TÜİK’e göre 2018 yılında %8,8 iken, 2023 yılında toplam nüfus içindeki oranı ,2’ye yükselen grubun önemli bir bölümü hayatı yeni yaşamaya başlıyor, kendisini de yaşlı hissetmiyor. Bu insanların davranışları ve kentlerinden beklentileri gençliklerindeki kendilerinden de toplumun diğer kesimlerinden de farklı. Medeni olmak, medeniyette yaşamak. Hadi buyurun.
Ülkenin DNA’sını değişti
Diploması olsa da niteliksiz olduğu için iş bulamayan mesleksiz gençlik. Çocuk yapmaktan kaçınan çiftler, eğitimsiz bırakıldıkları için hayata karşı tek umutları zengin biriyle evlenmek olan kızlar, kontrolsüz zenginleştikleri için aynı evde aralarında uçurum olan mütedeyyin aileler, muhafazakarmış gibi görünen göstermelik yaşamlar…
Büyük kentlerden ekonomik sıkıntı nedeniyle daha önce görmediği memleketine ya da sakin ve huzurlu bulduğu için farklı bir yere göçen eğitimli gençler çiftler… Göçmen ya da mülteci sadakatsiz “vatandaş”lar… Sürdürülebilirlik, çevre politikaları konusunda duyarlı olan azınlık.
Ve yerel seçimde taşımalı siyasetin unsuru olamayan kendilerini özlemediğimiz, yeni vatanlarında ve eski memleketlerinde arafta kalmış gurbetçiler… bir de sandığa gitmeyen protestocu kitle var ki, bunlar ilk kez bu yoğunlukta muhafazakar ve milliyetçi…
Uzun araştırmalarla toplumun yeni dokusunu anlamaya çalışacağız. Bir analize göre bir yandan nüfus artış hızı düşerken ki Türkiye hızla yaşlanan ve aynı zamanda nüfusu da düşen bir ülke. Daha az çocuk dünyaya geliyor. Boşanmış çiftlerin ya da hiç evlenmeyenlerin sayısı artıyor. Tek hayatlar ortaya çıkıyor. Bunların içinde kadınlar dikkat çekiyor. Toplumsal kararlar bu değişimlerden etkileniyor. Diğer yandan küçük ailelerde helikopter ebeveyn yaklaşımının, kadının toplumsal hayata kariyer dışında farklı faaliyetlerle entegre olmasının yarattığı zenginlik ve kültürel beslenme dönüm noktası olan kararlarda etkili. Anlaşılan o ki mercimek nohutla başlayan kırılma farklı şekillerde devam ediyor.
Türkiye bir laboratuvar
Bizi kendimize gömen ve görmezden gelen başta Batı’ya gerçekten yazıklar olsun. Hiçbir araştırmaya katma zahmetine dahi katlanmayan, konforundan başka hiçbir şeyi düşünmeyen, yeri geldiğinde kamyon minibüs arkası tekerlemelerle konuşup anlaşılmayan ve ruhumuza........
© Ekonomim
visit website