Enflasyon ve gelir dağılımı
Türkiye ekonomisi pek çok yapısal problemin yanısıra son dönemde birbiri içine geçmiş 2 önemli problemle daha boğuşuyor: Enflasyon ve gelir dağılımında meydana gelen bozulma. Bunların iç içe geçmiş olmasının nedeni bizatihi enflasyonun gelir dağılımını bozucu etkisidir. Enflasyon, son tahlilde herkesin cebinden alınan kanundışı bir vergidir. Elinizde tuttuğunuz nakit ve faiz getirmeyen tasarruflarınızın (vadesiz hesaplar gibi) alım değeri enflasyon karşısında düşer. Daha yoksul sınıfların ellerinde tuttukları ortalama nakit gelirlerine oranla zengin kesimlere göre daha fazla olduğu için enflasyon bir tür regresif vergilendirmedir. (Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi almak.) Bu dünyanın her yerinde geçerli bir durumdur. Ancak…
Türkiye’de bu durumu daha da kötüleştiren 2 ekonomi politikası yanlışı yapıldı. İlki uzunca bir süre uygulanan finansal baskılama oldu. Finansal baskılama kredi faizlerinin mevduat faizlerinin altında ve reel olarak çok düşük tutulması ile (bizde düşük de değil, rekor düzeyde “eksi” faizler uygulandı) hanehalklarından şirketlere servet transferi yapılması anlamına gelir. (Finansal baskılama gelişiminin daha en başında olan “kapalı” ekonomilerde zaman zaman uygulanmıştır. Ancak Türkiye gibi artık belirli bir ekonomik seviyeye gelmiş “açık” ekonomilerde asla!) Bu uygulamanın en büyük mağduru da ellerinde bir miktar birikimleri olmakla birlikte, bu birikimlerini enflasyona karşı koruyamamış orta sınıflar........
© Ekonomim
visit website