menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Maden ülkesi olmanın 5 adımı

12 6
24.06.2024

Maden kenti Zonguldak’ta düzenlenen “Uluslararası Madencilik Sonrası Faaliyetler Sempozyumu”nda TOBB Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan, EKONOMİ yazarı Rüştü Bozkurt'a NASIL sayfası için kapsamlı bir değerlendirme yaptı.

TOBB Türkiye Madencilik Meclisi’nin, sektörün ilgili tüm taraflarını bünyesine alan entegre yapısıyla madencilik alanında yer alan belli başlı sivil toplum kuruluşlarını, ilgili kamu kuruluşlarını ve sektörde faaliyet gösteren büyük ölçekli firmaları bünyesinde barındıran önemli bir platform olduğunu vurguladı.

Kamu ile özel sektörümüz arasında köprü kurma görevini kendisine misyon olarak belirlediğini, sektör meclisimiz kamu-özel sektör iş birliğinin geliştirilmesine öncülük ettiğini, vizyonuyla çalışmalarını yürütürken ülkemizin kanunla kurulmuş en büyük meslek üst kuruluşu olarak yapılandırılan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) gücünü de arkasına alarak hareket ettiğini ve sektörün çözüm bekleyen sorunlarına katkı yapmayı hedeflediklerini belirtti. Sempozyum vesilesiyle sektörün paydaşları ile bir araya gelmişken genel bir değerlendirme yapmak istediğinin altını çizdi. Kırşan’ın değerlendirmesini ilginize sunuyoruz.

TOBB Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan pandemi sonrası meydana gelen jeopolitik riskler ve küresel iklim değişikliği, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar, enerji ve emtia fiyatlarındaki yükseliş ve dalgalanmaların madenlerin stratejik önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sonrası dünyada baş döndüren gelişmeler, meydana gelen jeopolitik riskler ve küresel iklim değişikliği bağlamında birçok sektördeki paradigma değişikliği, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar, enerji ve emtia fiyatlarındaki yükseliş ve dalgalanmalar yerli ve milli hammaddelerimiz olan madenlerin stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Tedarik zincirinin ilk halkası olan madenleri temin etmeden sanayide çarkların dönmesinin mümkün olmadığı içinden geçtiğimiz konjonktürde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Öte yandan küresel iklim değişikliği bağlamında daha yaşanabilir bir dünya için temiz ve yeşil enerjiye geçişin konuşulduğu şu günlerde dünyada enerjide değişim ve dönüşüm için bazı madenlerin kritik bir rol oynayacağı ve bu madenlere daha fazla ihtiyaç duyulacağı tartışmadan uzak bir gerçekliktir. 18. Yüzyılda Avrupa’da başlayan birinci sanayi devriminde kömürün üretimiyle devrime yakıt olan madencilik sektörü, günümüzdeki sanayi devriminde de endüstriye sağladığı kritik minerallerle bu rolünü sürdürmeye devam etmektedir. Özellikle güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, batarya teknolojileri ve elektrifikasyon teknolojilerinde temel olan minerallerin üretilmesi ve işlenmesi noktasında madencilik sektörünün stratejik bir önem taşıdığı bir gerçektir. ABD ve AB ülkeleri kritik mineralleri bir milli güvenlik meselesi olarak görmeye başlamış, bazı ülkelerde hammadde güvenliğini sağlamak üzere kaynak milliyetçiliği yaparak bazı madenlerin satışlarına sınırlama getirmeye çalışmaktadır. Yeşil enerjiye dönüşümde ihtiyaç duyulan bakır, silis, uranyum, alüminyum, lityum, nikel, kobalt, grafit, vanadyum ve benzeri minerallere olan talebin giderek artacağı beklenmektedir. İklim değişikliği ile artan çevresel kaygılar, madencilik sektöründe de etkilerini göstermektedir. Karbon emisyonlarının azaltılması politikaları çerçevesinde madenciliğin çevresel etkileri, kamuoyunda daha fazla tartışılır hale gelmiştir. Bölgesel ölçekte ise yerel unsurların tepkileri sektörde giderek yükselmektedir. Bu duruma güncel maden kazaları da eklendiğinde, madenciliğin çevresel, sosyal ve yönetişim etkileri giderek daha fazla dikkat çekmektedir. Madencilik sektörü, bu ve benzeri sosyal ve çevresel sorunları çözebilmek adına yerel halk ile entegrasyon ve........

© Ekonomim


Get it on Google Play