menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Türkiye makroekonomi fetişi olan bir ülkedir.”

11 4
21.03.2024

Geçen hafta, “Asimetrik tartışmalar çare üretmiyor” başlıklı yazıda, makroekonomik sorunları tartıştığımız ağırlıkta, yoğunlukta ve derinlikte işyeri ölçeğindeki mikro ekonomik ölçekli sorunları da tartışmazsak çare üretemeyeceğimizi yazdım.

Bir gün sonra Oksijen gazetesinin 166’ıncı sayısında Cambridge Üniversitesi Sidney Sussex Koleji öğretim üyesi Dr. Özge Öner kapsamlı analizinde aynı konunun başka bir yönünü irdeliyordu. Diyordu ki: “Gözden kaçan daha kuvvetli bir olgu olduğunu düşünüyorum: Yereli ıskalamak!

Benim iddiam odur ki Türkiye makroekonomi fetişi olan bir ülkedir. Türkiye’de ekonomi dendiğinde hemen akla enflasyon, faiz oranları ve kurdaki yükseliş gibi makro değişkenler gelir. O kadar ki özünde bir kıtlık bilimi (science of scarcity) olan economics ve ekonomik göstergeler çerçevesinde genel durumu tarif eden economy, Türkçe’de aynı kavramla, yani ‘ekonomi’ ile karşılık bulmuştur. Bu minvalde seçmen davranışlarını belirleyen ekonomi, makro iktisadi değişkenlerden ziyade kıtlık kavramıyla ya da daha genel geçer bir deyişle yoksunlukla ilişkilendirilir diye düşünüyorum.”

Dr. Öner yoksulluğun ikiye ayırıyordu: Biri, bireyin geçmişte erişimi olan kaynaklara erişememe durumu. Bu durum bireyin refah düzeyini alt üst eden, hatta hayatta kalması için gereken asgari koşulları karşılamakta bile güçlük çekme haliydi, yani “mutlak yoksulluk”. Diğeri ise, “Bireyin kendisiyle karşılaştırılabilir bulduğu diğer bireylerin erişimi olan kaynaklara erişemeyişi üzerinden hissettiği, yani “göreli yoksulluk’.”

Mutlak ve göreli yoksulluk kavramları değişik bakış açıları üretir. Mutlak yoksulluk, yaşadığımız yerden bağımsız olarak iktisadi koşulların yarattığı, derinleştirdiği ve yaygınlaştığı bir sorun. Dr. Öner’in altını çizdiği gibi, görelilik karşılaştırma gerektirir. Referans aldığımız çevreye göre değişik algılanır; algıyı yaratan çevre koşullarının doğru okunmasında “makro iktisadi anlatı” yetersiz kalır.

Yetersizliği aşmanın yolu “saha gözlemlerini” ciddiye almaktan geçer.

Medya ve toplumun farkındalığı

Yaygın basılı medyanın bir alt kolu olan “ekonomik gösterge-odaklı ihtisas gazeteciliğinin” yarım yüzyıla yaklaşan tarihinde gelişmeleri yakından izleyenlerden biriyim. Gözlemlerimin ulaştırdığı genellemeleri anlatarak ve yazarak sürekli paylaştım. Yazıya aktardığım düşünceleri yönlendiren temel ilkelerin bugün de geçerli........

© Ekonomim


Get it on Google Play