menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yapay ve gerçek zekâ ile başarmak (I)

9 0
23.09.2024

Bu hafta çok yoğun geçti. Koşuşturmaca içinde gecikmeler yaşadım veya ajandamı değiştirip zamanımı farklı değerlendirdim. Bu farklı deneyimler zekâ ve yapay zekânın rolünü daha iyi anlamama yardımcı oldu. İlk ders şöyle: Kötü kararlar değerli deneyimleri ortaya çıkarıyor.

Yapay zekâyı kullanma konusunda listenizin başında ne yer alıyor? Benim bu hafta yaşadığım deneyimlerden aldığım ders, esnek kararlarla daha iyi performans sağlamanın en önemli konu olduğu. Bunu da, daha iyi sonuç alacağımı düşünürken gelenekselden daha kötü sonuç veren bir yolculuk deneyimi ile anladım. Yapay zekâ ile ilgilenenler için küçük bir not: Kötü kararlar çok değerli deneyimler elde etmeyi sağlıyor.

Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği ev sahipliğinde düzenlenen İlham Veren Liderler Konferansı’nda; Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi (NTU) Rektör Vekili, Provost ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Prof. Ling San ile Sakıp Sabancı Müzesi’nin içinde yer alan The Seed’de özel görüşmem vardı. İlk planım NBE’nin gazete binasına uğrayıp Levent ve Aşiyan üzerinden Emirgan’a gitmekti. Sonrasında biraz çalışıp evden direkt gitmeye karar verdim. Cuma akşamı olduğu için de, riski minimize etmek üzere karayolundan uzak duran bir planlama yaptım. Ya da yaptığımı sanıyordum.

Dikkate almadığım faktörler bu planı lokma lokma yerken hiçbir değişiklik yapamadan kaderime razı oldum. Bu, Ling San ile yaptığım görüşmenin değerini daha iyi anlamamı sağlarken işlerimizde en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeyin esneklik olduğunu ve yapay zekânın da bunun sağlanmasına hizmet etmesi gerektiği düşüncesi zihnime kazındı. Tamamen toplu taşımaya odaklı bir “riskten arındırılmış” plan, risk ortaya çıkınca içine hapsolunan bir plana dönüşmüştü. Sonuç, bir buçuk saat olarak planlanan bir yolculuğun iki saati aşması ve yarım saat geç kalma olarak ortaya çıkmıştı.

Bunda, bütün parkurlarda azami bekleme süresi ile karşılaşmanın etkisi vardı. Marmaray’da dokuz dakika, Yenikapı’da beş dakika, Levent’te yine benzer bir süre beklemiş ve Aşiyan’a inmek isterken asıl golü yemiştim. Çıkış yönünü karıştırdığım için sekiz dakika aralıklarla yapılan seferlerin birini kaçırmış ve birkaç dakikalık yol için sekiz dakika beklemek zorunda kalmıştım.

Bu gecikmelerde, İstanbul’a dönen üniversite öğrencilerinin ve özellikle bavullu olanların istasyonlarda bekleme süresini uzatmasının yarattığı sessiz etki de rol oynamıştı. Tenha saatlerde çok daha hızlı bir ulaşım aracı olan raylı toplu taşıma, bu kalabalıkta her istasyondaki küçük gecikmelerin büyük rötara dönüştüğü bir yapı oluşturuyordu.

Bunun yarattığı gecikme ile paniğe kapılmış olarak yol seviyesine çıktığımda, kendime gelene kadar ortadaki birkaç taksi buharlaşmış ve taksi cennetinden taksi cehennemine düşmüştüm. Anladığım kadarıyla bekleme olanağı olmayan noktada, Üsküdar’dan yarım saatte bir yapılan motor seferlerinin yanaşma saatinde bir görünüp kayboluyorlar. Benim de taksi çevirmekte pek başarılı olmadığımı eklemeliyim. Şişman adam olarak cazip bir müşteri olmama karşın hala aracın içinde yolcu olmadığından emin olmadan işaret edemiyorum ve bu genellikle geç el kaldırmama neden oluyor. Aracın üzerindeki yeşil ışığa göre taksi çağırmaya hala alışamadım.

Bu ahval ve şerait içinde halkla ilişkiler şirketinden arayıp beni Aşiyan’dan alabileceklerini söylediler. Bu konuda daha önce mesaj atmışlardı ancak ben sorunu kendim çözebileceğimi düşündüğüm için dönmemiştim. Panik zirve yapıp hedefe asla ulaşamama endişesi........

© Ekonomim


Get it on Google Play