menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Otomotiv dünyası bilişimle değerleniyor

4 0
25.07.2024

BYD’nin Türkiye’ye yatırım yapacağını açıklaması ile Çin şirketlerinin gündemde daha geniş yer bulması ve Devrim Anadol markalarını unutup Togg ile başladığını düşündüğümüz yerli ve milli otomobil sevdamızdan biraz başımızı kaldırıp dünyadaki yeni atılım ve yatırımlara bakmak yararlı olacak.

Eskiden otomotiv şirketi veya otomobil üreticisi ifadesini kullanırdık. Bunu hatırlatıyorum çünkü Stellantis’in kendisini tanıtmak için kullandığı “dünyanın önde gelen otomobil üreticilerinden ve mobilite tedarikçilerindendir” ifadesinin işaret ettiği dönüşümü anlamak için yolculuğa buradan başlamak gerekiyor. ABD’de (NYSE: STLA) ve Avrupa’da (Euronext Milan: STLAM / Euronext Paris: STLAP) borsaya kote olan Stellantis, bir platform olarak bünyesinde barındırdığı oyuncuları sıralarken Abarth, Alfa Romeo, Chrysler, Citroën, Dodge, DS Automobiles, Fiat, Jeep, Lancia, Maserati, Opel, Peugeot, Ram, Vauxhall, Free2move ve Leasys gibi “köklü bir geçmişe sahip ikonik markaların” yanı sıra “yenilikçi ürün ve hizmetler konusunda vizyon sahibi kurucularına” ve “günümüz müşterilerine” atıfta bulunuyor. Otomotivde yeni ekosistem bu üç unsuru barındırmak durumunda…

İşin ekonomisi tarafında ise, ölçek ve ihracat kapasitesi öne çıkan faktörler. Bu açıdan bakınca, BYD’nin Türkiye yatırımı, Avrupa’da Türkiye’den daha önce gerçekleştireceği Macaristan yatırımı düşünüldüğünde daha çok Türkiye’nin iç pazarını hedefleyen ve ithal ikâmeciliğin farklı bir biçimini sergileyen bir kimliğe bürünüyor.

Bütün doğruları bünyesinde barındıran Togg da, hem ölçek hem de ihracat kapasitesi açısından, işin ekonomisinin gereklerini yerine getiremiyor. Bizim önemli başarı formüllerimizden biri olan “Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirme” burada Alman gibi anlatıp Türk gibi yapma, maalesef Alman gibi anlatıp Türk gibi yapmaya dayanan bir iş modeli olarak karşımıza çıkıyor. Bunu, Alman teknoloji şirketleri ile daha önceki temaslarıma dayanarak yazabiliyorum. “Use Case Mobility” üzerine kurulan modelin farklı noktalarındaki süreçler için modül üretebilen bir global bir oyuncu olabilecekken cari açığı kısmayı hedefleyen bir araç üretmeyi tercih ettik. Umarım, batarya üretiminin enerji yatırımlarında depolama ihtiyacına hitap edecek türden çözümlerle zenginleştirilmesi ile Türkiye için katma değeri yüksek bir işe dönüşür.

Bu değerlendirme ve umutlarımı dile getirdikten sonra, son dönemde takip edebildiğim kadarıyla önemli gördüğüm yeni mobilite dünyasına bir pencere açmak istiyorum. Stellantis’e refere ederek başlamıştım; oradan devam edeyim.

Stellantis’ten Yüzbaşı Volkan’a yakışır odaklanma

Çocukluğumda zevkle okuduğum ancak ömrü çok da uzun olmayan yerli ve milli çizgi romana adını veren kahramanı Yüzbaşı Volkan’ın aklımda kalan en önemli özelliği, karada, havada, uzayda ve deniz altında kahramanlıklar yapmasıydı. Stellantis, şimdilik havadan ulaşıma yönelik yatırımı ile bu tablonun ilk çeşitlenme aşamasını yaşıyor ancak bana aynı tadı verdiği için Yüzbaşı Volkan’ın adını anmak istedim. Use Case Mobility yaklaşımı kapsamında Türkiye’de de bu alanlarda gelişmeler görmeyi umuyorum; sadece kullanmak değil, başkalarına da satmak odağının da altını çizerek…

Stellantis’in Haziran 2024’teki son test uçuşunu başarıyla gerçekleştiren Archer’a yaptığı 55 milyon dolarlık ek yatırımın hedeflediği, kentsel mobiliteyi yeniden tanımlama konusu, yeni nesil mobilite çözümlerinin odaklanması gereken önemli başlıklardan biri. Şehir içinde dikey şekilde kalkış ve iniş yapabilen elektrikli uçak eVTOL’un geliştiricisi Archer Aviation’a........

© Ekonomim


Get it on Google Play