IBM’in Watson’ından sonra SAS Sherlock Holmes’u sahaya sürüyor (I)
SAS’ın Las Vegas’ta tanıttığı “modelleri ürünleştirmeye” dayanan yeni yaklaşımı, 1 milyar dolarlık yatırımla gerçekleşen iddialı bir hamle. Oluşan konjonktür, bu hamlenin planlandığından daha kritik bir zamanlama ile gerçekleştiğini gösterebilir.
IBM, kognitif ya da bilişsel bilgi işlem kavramının karakter kazanmış hali Watson’ı uygulamaya soktuğunda bununla neler yapabileceğini göstermek için Jeopardy ya da bizdeki adıyla Riziko yarışmasını kullanmıştı. Yarışmada Watson’ın elde ettiği skorla ilgili “yapay zekâ insan zekasını yendi” haberlerinin tarihi 2011’i gösteriyor. Veriyi analiz ederek bir sorunun yanıtını vermeye dayanan bu dönemden günümüzün müstahsil yapay zekâ (generative AI) sürecine uzanan yola baktığımda, çarpıcı gelişmeyi görebiliyorum. Ancak bu çarpıcılık, Watson ile insan uzmanların birlikte çalışarak çok daha iyi sonuçlar elde etmesi kadar ezber bozucu değil.
Sağlık sektörü zamanında Watson’ın ezberi bozduğu alanların başında geliyordu. Yarışmacıların verilen yanıtla ilgili doğru soruyu sorarak puan kazandığı Riziko’da galip gelerek kendisini ispatlayan Watson, aradan altı yıl geçtikten sonra sağlık alanında yapabileceklerini ortaya koyuyordu. North Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacılarının Watson’ın test ettiği bin kanser vakasının yüzde 99'unda Watson ile insan onkologlar eşdeğer tedavi planları öneriyordu. 2017’de yapılan testte bundan daha çarpıcı bir olgu da karşımıza çıkıyordu. Watson, dakikalar içinde binlerce belgeyi okuma yeteneği sayesinde vakaların yüzde 30'unda doktorların gözünden kaçan tedavi seçeneklerini de bulmuştu.
Watson’ın burada sağladığı hız ya da başka bir deyişle kazandırdığı zaman, aslında insan için en fazla önem taşıyan unsur olan zamanı kazandırıyordu. Belki de para ya da başka bir maddi araçla takas edilemeyecek bir değer olan ve akış durdurulamayan zaman konusundaki katkısı, Watson’ın asıl ezber bozucu ve değerli yanını oluşturuyordu. Watson’ın veri işleme gücü, onkologların teşhis anına kadar okuması mümkün olmayan bütün araştırmaları ve klinik deneyleri okuyup işleyebilmesine olanak tanıyordu. Aradan geçen yıllarda bu ezber bozma süreci tamamlanmışa benziyor. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ve Context işbirliğiyle “Geleceği Şekillendir” temasıyla 19 Mart'ta Hilton İstanbul Bosphorus’ta düzenlenen “Kanal Forum 2024” etkinliğinde TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak’ın yapay zekânın sağladığı avantaj ile ilgili sorusuna verilen yanıt ağırlıkla hız ve hızla bağlantılı faydalara işaret ediyordu. Benim yanıtım ise, bizim insanlar olarak cahilleşmiş ve iyi kararlar veremez hale gelmemiz nedeniyle yapay zekâya ihtiyaç duyduğumuzdu. Kendi konumuzu koruma içgüdüsü ile sürekli bir panik atak ortamında yaşıyor olmamız, yapay zekânın en önemli boyutu olan öğrenme ve müstahsil yapay zekâdaki sonuç üretme konularında bizi zayıf bir türe dönüştürmüş durumda. Bu zayıflık evrim sürecinin bir sonraki aşamasında yapay zekâ türü bir destek olmadan var olmamızın zorluğunu ortaya koyuyor.
Bunu bir yanıyla, teknolojinin olanaklarının hayatımızın aşırı derecede kolaylaştırmış olmasına borçluyuz. Gençliğimde izlediğim bir komedi filminde, maymunları eğitirken iki düğmeden birine basmalarını istiyorlardı. Doğru düğmeye basan maymun muz kazanırken yanlış düğmeye basana elektik veriliyordu. Las Vegas’ta ve yolculuk sırasında tuvaletlerde sabun için elimi bir aparatın altına ve su için bir diğerinin altına tutarken bu sahneyi hatırladım. Filmle bağlantı kurduğumda, kendimizin de maymuna geri döndüğü şeklinde uç bir yorum........
© Ekonomim
visit website