Büyük genişlemenin 20. yılında Türkiye-AB ilişkileri
1 Mayıs 2004’te AB Sovyet boyunduruğundan kurtulan Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini de üyeleri arasında katarak tarihinin en büyük genişlemesini yaşadı. Bu Birliğin AET adı altında kuruluşundan başlayarak yaşadığı beşinci genişlemeydi. İtalya, Fransa, Almanya ve Benelüks ülkelerinin 1958’de başlattıkları birleşmeye İngiltere cephe almış ve Avrupa Serbest Ticaret Bölgesini kurmuştu. Bu girişim başarılı olmayınca, Topluluğa başlangıçta katılmayan Batı Avrupa ülkeleri de birer birer üyeliğe başvurdular, katıldılar. İlk üç genişlemede üyeliğe girenler (İngiltere-Danimarka 1976, Yunanistan 1981, Portekiz ve İspanya-1985) aynı zamanda NATO üyesiydiler. Soğuk Savaş sona erdikten sonra Doğu-Batı çekişmesinin dışında kalmaya çalışan İsveç, Finlandiya ve Avusturya’da 1995’te, adını 1993’te AT’ye dönüştüren kuruluşa üye oldular.
Soğuk Savaşın sona ermesi Avrupa’da yaygın bir rahatlık yarattı. İdeolojik kamplaşma ve gerilimli ilişkilerden bir türlü kurtulamayan düzen artık sona ermişti. Dünyaya giderek demokrasinin, hukuk devleti ilkelerinin ve küreselleşmeye açık bir piyasa ekonomisinin egemen olacağına dönük bir iyimserlik egemendi. Bu değerler zaten AT’nin de sahiplendiği değerlerdi. Dolayısıyla, yeni kurulacak dünya düzeninde Avrupa’nın daha ağırlıklı konuma yerleşmesi tabii olurdu. İki kutuplu düzende Avrupa güvenliğini sağlamak için Amerikan liderliğini benimsemişti. Yeni oluşan koşullar Avrupa’nın daha özerk davranmasına, dayanışmasını güçlendirerek dünya siyasetinde önemli bir konuma gelmesine elverişli gözüküyordu.
“Doğu Bloku” yıkılınca, Batı Avrupa, Doğu’daki diğer yarısına kavuşarak, tüm Avrupa’yı kapsayan bir topluluk olmaya karar vermekte zorluk çekmedi. Sovyet boyunduruğundan kurtulan, bir daha aynı deneyimi yaşamak istemeyen Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri de vakit kaybetmeksizin Topluluğa katılmak istiyorlardı. Büyük Avrupa’yı kurmanın heyecanı o kadar güçlüydü ki, adayların iktisadi durumları, üyelikten ne bekledikleri, hatta neden üye olmak istedikleri, üyeliğe ne oranda hazır oldukları, Topluluk’ta hangi sorunları yaratabilecekleri üzerinde durulmadı. AT 1 Mayıs 2004’te sekiz eski Sovyet Bloku üyesiyle (Çekoslovakya 1983’te Çekya ve Slovakya diye iki ülkeye bölünmüştü), Malta ve Kıbrıs’ı üyeliğe kabul etti. Üyeliğe hazır olmadıkları tartışmasız Romanya ve Bulgaristan’a hazırlıklarını tamamlamaları için üç yıl tanındı, bilahare onlar da Topluluğa katıldılar. Doğu Avrupa ülkelerinin üyelik süreci 1993’te başlamış, 2004’te sonuçlanmıştı. Çoğu üyenin bu tarihte üyelik için hazır olmadığı, fakat eksikliklerin üyelik sonrası da giderilebileceği düşünülmüştü. Böylece Batı ve Merkezi Avrupa ülkelerinin katıldığı kuruluş, henüz Güney Avrupa ülkeleri üye olmasa da,........
© Ekonomim
visit website