menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sanat eseri hisse senedi değildir

13 1
15.03.2024

Türkiye’nin ilk çağdaş müzesi Elgiz Müzesi’nin kurucuları koleksiyoner çift Sevda ve Can Elgiz… Son olarak ‘Bir Zamanlar Denizin Olduğu Yer/ Dove Una Volta C’era Il Mare’ sergisine ev sahipliği yapan müzenin kurucularından Can Elgiz,“Sanatseverlik sadece satın almak değil, eserleri görünür kılmaktır” diyor…

Geçtiğimiz cumartesi günü Elgiz Müzesi’nde açılan ve 4 Mayıs’a kadar devam edecek olan serginin başlığı iki dilde; Türkçe ve İtalyanca.

‘Bir Zamanlar Denizin Olduğu Yer/ Dove Una Volta C’era Il Mare’.

İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi’nin de açılışında hazır bulunduğu, İtalyan Kültür Merkezi’nin iş birliğiyle düzenlenen serginin esin kaynağı İtalyan Alpleri’ndeki Dolomitler Bölgesi.

2009 yılından bu yana Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Dolomitler, 250 milyon yıl önce denizin çekilmesiyle ortaya çıkan, renklerini mercan resiflerinden pembemsi sarp kaya oluşumları.

Bu bölgede yaşayan 11 sanatçının eserlerine yer veren sergi, küratör Lisa Trockner’e göre, geçmişin doğa değişimlerinden ilham alarak günümüz gerçeklerini mercek altına alıyor.

Sergiyi birlikte gezdiğim, Avusturya kökenli küratör ve sanat tarihçisi Trockner, sanatın sadece estetik bir deneyim olmanın ötesinde insanın doğayla ilişkisini anlaması ve doğayı koruması için bir araç olacağına inanmış biri.

Böylesine ilginç bir sergiye ev sahipliği yapan, Türkiye’nin ilk çağdaş müzesi Elgiz Müzesi’nin kurucuları koleksiyoner çift Sevda ve Can Elgiz ile sergi vesilesiyle bir söyleşi yapmayı planlamıştım.

Ne ki, serginin yoğunluğu, İtalyan misafirleri ağırlamak derken planım suya düştü.

Sergi sonrası sorularımı Elgiz çiftine yazılı olarak ilettim.

YOLU AÇTIK ARKAMIZDAN GELDİLER

Koleksiyonerliğe ne zaman ve nasıl başladınız?

Çağdaş sanat serüvenimiz 1980’de yıllarda başladı. Hoşumuza giden eserleri almaya satın almaya başladık. Merakımızın nereden geldiği sorulur öncelikle. Mimarlık eğitimimin bunda büyük payı olduğunu söylerim. İTÜ’de o dönemlerde güçlü bir sanat eğitimi verilirdi. Berlin Teknik Üniversite profesörlerinden Heykeltraş Erich Reuter bize heykel yaptırırdı. Heykeltraş Yavuz Görey, ressam Ercüment Kalmık ve Şadan Bezeyiş hocalarımızdı. Sabahattin Eyüpoğlu’ndan sanat tarihini, Doğan Kuban’dan mimarlığın inceliklerini öğrendim. Sanata benim gibi düşkün olan eşim Sevda ve küçük çocuklarımızla pazar günleri sergi ve galeri gezmeye giderdik. Zaman içinde sanat gezmelerine yurt dışı uluslararası fuarlar da katıldı.

Türkiye’nin ilk çağdaş müzesini kurmanıza koleksiyonunuz mu yol açtı? Müze kurma sürecini kısaca anlatır mısınız?

90’lı yılların başında uluslararası fuar gezmelerinde müzeci ve koleksiyonerlerle tanıştık. Onlardan bir koleksiyonun paylaşılması gerektiğini öğrendik. Sanatın satın alınmasıyla birlikte onun görünür kılınması gerektiğine inandık. Memlekette çağdaş sanat müzesi eksikliğini fark ederek önümüze bir hedef koyduk. İşte o günlerde Vasıf Kortun ile tanıştık. Türkiye’de güncel sanatın öncüsü ve bugün dahi bu konuda bu denli bilgili birini tanımıyorum. Çok yetenekli genç sanatçılarla onun aracılığıyla tanıştık. Bu sanatçılarla halka açık sergiler düzenleyerek, güncel sanatı topluma yayma gibi bir proje başlattık. İnşaat sektöründe olduğum için mekân sıkıntısı yoktu. Nitekim 2001 yılında Levent’te Proje4L hayata geçti. Vasıf Kortun kurucu direktör olarak önemli etkinliklere imza........

© Ekonomim


Get it on Google Play