Ezberler (2)
Yurtiçi talebi dizginlemeye kıyasla döviz talebini azaltıp arzını artırarak kuru dizginlemek çok daha kısa sürede mümkün.
Türkiye gibi bir ekonomide faiz artış sürecini zamana fazla yaymamalı. Başlangıçta faiz enflasyonun çok altında ise faizi bir an önce enflasyona yaklaştırmak gerekiyor.
‘Ezberler’ dizisinin ilk yazısında, Türkiye ve benzeri ülkelerde enflasyonun ana belirleyicisinin (yurtiçi) talep değil, döviz kuru olduğunu belirtmiştim. Peki, bu olgu, enflasyonu hedeflenen enflasyona yaklaştırma amacı açısından uygulanacak para politikasını fark ettirir mi? Açık ki faizin yükseltilmesi her ikisi için de ortak politika. Buna karşılık, talebi dizginleyici politika araçlarının daha zengin olduğu söylenebilir.
Politika faizinin yükseltilmesi birçok kanaldan talep artışını yavaşlatıcı yönde çalışıyor. Bu adımdan hemen sonra bankalararası para piyasasında bankaların birbirleriyle yaptıkları borç alıp verme işlemleri sonucunda oluşan çok kısa vadeli faiz artıyor. Bu artış, kredi ve mevduat faizlerine yansıyor. Bu yolla bir yandan krediye olan talebin azalması ve o yolla yapılacak harcamaların kısıtlanması, diğer yandan da özellikle ertelenebilir tüketim harcamalarının azaltılarak daha fazla tasarruf yapılması amaçlanıyor. Ama bir süre sonra ortaya çıkan ters bir etki de var: Yüksek gelirli grupların ve rantiyelerin faiz gelirleri yükseliyor ve onların tüketimini artırıcı bir etki oluşuyor. Faiz dışında (ona ek olarak) makro ihtiyati önlemlerle doğrudan kredi kısıtlamaları da mümkün. Ya da siyasi tercihiniz düşük gelirliden yana değilse gelirler politikasını o kesimin talebini daha da azaltacak yönde kullanabiliyorsunuz. Bir ek politika aracı da kamu harcamalarını ve vergi oranlarını talebi azaltıcı yönde kullanmak.
Döviz kuru,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d