menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaybolan zamanların sözcükleri

22 35
16.05.2025

Bazı sözcükler vardır, sadece bir anlam taşımaz; bir zamanı, bir kokuyu, bir duyguyu da saklar içinde. Sait Faik Abasıyanık’ın hikâyelerinde sıkça rastladığımız o sözcükler, 11 Mayıs 1954’te aramızdan ayrılan bu büyük ustanın satırlarında hâlâ capcanlı. Bir zamanlar hayatımızın ayrılmaz parçaları olan bu kelimeler, bugün birer antika, birer nostalji nesnesi. Sait Faik’in hikâyelerini okurken, bu sözcüklerin sesini yeniden duymak, eski bir dostla karşılaşmış gibi bir sevinç veriyor insana…

Gelin, bu sözcüklerin peşine düşelim; semaverin buharından mavnaların sakin sularındaki yansımalarına, gaz sobasının titreşen gölgelerinden gramofondan gelen hışırtılı melodilere uzanan bir yolculuğa çıkalım. Sait Faik’in sözcükleriyle, kaybolan o zamanların izlerini sürelim…

Semaver

“Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. Semaver, ne güzel kaynardı. Ali semaveri, içinde ne ıstırap ne grev ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi.”

Semaver, sadece çay demleyen bir kap değil, bir ritüel, bir sabah duasıydı. Sait Faik’in kaleminde, semaver bir mutluluk makinesi gibi; içinde ne dert ne tasa, sadece buharın şarkısı ve çayın kokusu var. Mutfak dolabının üzerinde duran o eski semaverimizi bazen yakıp buharını tüttürdüğümüzde, sanki zamanı geri çağırıyor. İnce bir ıslık gibi yükselen sesiyle, Sait Faik’in satırlarında geziniyorum.

Bir semaverin başında geçirilen sabahlar, aheste sohbetlerle akşamüstü çayları, çay bardağının sıcaklığı… Bunlar, modern dünyanın aceleci kahve makinelerinde bulamayacağımız bir huzur. Semaver, sadece bir eşya değil; bir hayat tarzı, bir yavaşlık felsefesi…

Mavna

“O kadar güzel bir ay vardı ki gökyüzünde. İnsanın içine ay âleminin acayipliği çöküyordu. İnsan kendi kendine orada olsak, diyordu, ayın içinde. Ama hiç kimse bunu ötekine, yanındaki arkadaşına söylemiyordu. Tam o sırada sakin suların içinden patırtılı bir motor sesi geldi. Ve ardından belki ona yakın mavnalar. İçlerinde yine buğday vardı. Amele ta altlarından geçen tepeleme buğday yüklü mavnalara baktı. Fakat içine, içlerine atlamak arzusu ilk defa olarak gelmedi.”

Haliç’in sularında süzülen mavnalar, sadece yük taşımaz; bir........

© Ekonomim