Erzincan’ın altını yerin altında değil üstünde
Türkiye bir kez daha maden faciası yaşadı. Erzincan’ın İliç ilçesindeki Anagold altın madeninde toprak kayması sonucunda 9 işçi toprağın altında kaldı. Bu satırlar yazılıncaya kadar da kendilerine ulaşılamadı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre 35 milyon metreküp toprak kaydı. Siyanür başta olmak üzere çeşitli kimyasalların kullanılarak altının ayrıştırıldığı bu toprak sadece insanlarımıza değil, doğaya, çevreye, suya, toprağa kısacası her türlü yaşama zarar veren bir facia.
Her maden kazasında olduğu gibi birkaç kişi gözaltına alındı, bazıları tutuklandı ve hukuki süreç devam ediyor. Öyle görünüyor ki sorumluluk toprak altındaki işçilerin üstünde kalacak.
İlgili bakanlıklar, yetkililer kazanın olduğu andan itibaren toprağın ve suyun temiz olduğunu, siyanürün suya karışmadığını iddia ediyor.
Türkiye’de maden felaketi ilk kez yaşanmıyor, Soma, Zonguldak ve daha birçok örneği var. Erzincan İliç’teki bu felaket olayın sıcaklığı ile bir haftadır konuşuluyor. Bir süre sonra unutulur ve faaliyetler aynen devam eder.
Madenin olduğu yerde tarım zarar görür
Değişmeyen kural şudur; dünyanın neresinde olursa olsun madencilik faaliyetleri tarımı, çevreyi, doğayı, toprağı, ağaçları, kuşları yani yaşamı olumsuz etkiler. Alınacak önlemlerle bu olumsuz etki belki azaltılabilir ancak tamamen sonlandırılamaz.
Türkiye’de olduğu gibi vahşi/sömürge madencilik yapılan ülkelerde ise insanlar, tarım, hayvancılık, çevre, toprak, su daha çok zarar görür. İnsanlar tarım yapamaz hale gelir. Sadece tarım alanlarının madencilik sahası olarak kullanılması değil, maden işletmeleri aynı zamanda yöre halkına sağladığı iş olanakları da tarımı olumsuz etkiler.
Özellikle, tarımdan, hayvancılıktan para kazanamayan çiftçi, yeterince desteklenmiyorsa madende çalışmak daha cazip gelir. Düzenli maaşı, sigortası ve sonunda emeklilik hayali olduğu için tarımla uğraşmak yerine maden işçiliği tercih ediliyor. Madencilik işletmelerinin olduğu bölgelere, köylere bakarsanız tarım, hayvancılık mutlaka gerilemiştir. Tarım değersizleştirilmiştir.
Erzincan’da tarım ve hayvancılık
Erzincan’ın temel geçim kaynağı tarım ve özellikle hayvancılıktır. Coğrafi işaret tescilli Erzincan tulum peyniri Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili almak için gün sayıyor. Erzincan tulumunun önemli üretim merkezlerinden birisi de maden faciasının olduğu İliç ilçesi ve köyleridir.
Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü 2023 verilerine göre, Erzincan’da Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı 7 bin 271 çiftçi var. Büyükbaş hayvan işletme sayısı 6 bin 898, küçükbaş hayvan işletme sayısı 2 bin 226. Arıcılık işletme sayısı 1219. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Erzincan için hayvancılık, tulum peyniri üretimi için de mera hayvancılığı çok önemli.
Arazilerinin yüzde 36’sı mera, yüzde 2’i orman
Erzincan’ın arazi dağılımına bakıldığında tarım alanı 209 bin 422 hektarla yüzde 18 paya sahip. Çayır ve mera alanı bunun iki katı 434 bin 269 hektar ve yüzde 36 paya sahip. Orman alanı ise 257 bin 472 hektar ve toplam arazilerin yüzde 21’ini oluşturuyor. Nadasa bırakılan 29 bin 738 hektar arazi var. Ayrıca tarıma elverişli olup kullanılmayan 68 bin 903 hektar tarım arazisi var.
Erzincan’da en çok ekilen ürünler buğday, arpa, yonca ve şeker pancarı. Meyve olarak ise, elma, üzüm ve kayısı ilk sıralarda yer alırken, en çok üretilen sebzeler de sırasıyla domates, hıyar, karpuz, biber ve fasulye.
Erzincan’da sera alanları genişliyor. 2016 yılında 90 dekar olan sera alanı 2022’de 506 dekara ulaştı. Hedef 2025’te 1000........
© Ekonomim
visit website