Ufukta ne yol ayrımı ne de ışık var
Enflasyon, döviz kuru ve faizde baz etkisinin yoğunlaşması ve yaz mevsiminde doğal olarak yaşanan yumuşamanın katkısıyla göreli olarak istikrarlı bir dönemin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki gelişmeler, büyük ölçüde hükümetin yakın geleceğe ilişkin politikalarının niteliği açısından ipuçları verecek. Ancak ortaya çıkan sinyaller, özellikle maliye politikaları bağlamında, hiç de geniş kitlelere umut verecek unsurlar içermiyor. Şimşek ve MB yönetiminin para politikası alanında rezervler ve rating gibi eksenlerde sağladığı rahatlama ise sadece bir ödemeler dengesi krizini önlemiş durumda; ama reel kesimin sıkıntıları, işsizlik ve enflasyon, hatta büyüme hiç de iyimserlik ilhamı vermiyor. Vergi gelirleri toplamı, 25 yılın rekorunu kırarken kamu harcamalarında bir azalma görülmediği gibi kamu hizmetlerinin milli gelir içindeki payı ve kalitesi sürekli düşüyor. Enflasyonda baz etkisi sona erdikten sonra % 38 olan yıl sonu hedefinin yakalanması zor görünüyor; nitekim MB piyasa beklenti anketi şimdiden C’ü aşan bir düzeyde. Kaldı ki Ortodoks bir maliye politikasının gündemde olmadığı kamu harcamalarından ve hazine nakit açığından belli. Bu ay hazırlanacak OVP’de bütçe dengesi ve dış borç çevrimi nedeniyle yılsonundan önce bir yol ayrımına ve onun gerektirdiği yeni tedbirlere gidilip gidilmeyeceği biraz daha netleşebilir.
Dün açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamları, %3 olan beklentilerin altında %2,5 gibi bir büyüme sağlandığını, ancak bunun esas itibariyle hizmetler ve inşaat’tan geldiğini, asıl olan sanayi’de ise 2019’dan beri ilk defa %1,8 (imalat sanayiinde %2,9) daralma yaşandığını gösteriyor. GSYH içindeki payı ’nin de altına düşen imalat sanayiinin durumu büyüme açısından olduğu kadar enflasyon........
© Ekonomim
visit website