Enflasyon gerçekten birinci öncelik mi?
Yerel seçim sonuçlarının alındığı gün yayınlanan son yazımızda toplumun beklentilerinin artık algı yönetimiyle karşılanamayacağını, ekonomi yönetimi’nin bu alışkanlığını süratle terketmesi gerektiğini söylemiştik. Ne var ki aradan geçen bir aylık sürede bu konuda umut veren bir gelişme olmadığı gibi MB’nın Nisan ayında politika faizini sabit tutmasına ilişkin açıklamasında “enflasyonda ana eğilimin yükselmekte olduğunu” söylemesine rağmen neden artış yapılmadığına dair bir izahat yapmaması, şu ana kadar enflasyona karşı kullanılan tek politika önlemi durumundaki faiz aracının da yeterli kararlılık ile belirlenmediğini, halen zaten civarında olan negatif faizin daha da yükseleceğini gösteriyor. Üstelik MB Başkanı’nın faizde yükseliş trendinin sona erdiğine ilişkin açıklamaları da var. Hal böyleyken Şimşek yönetiminin, yaz başında baz etkisiyle düşmeye başlayacağı belli olan enflasyon için, yılın ikinci yarısında izlenen politika sonucu olarak düşeceği müjdesini vermesi doğrusu yüreklere su serpmiyor. Bizdeki durumun vehametini örtmek için politikacılar tarafından sık kullanılmaya devam edilen “enflasyonun bütün dünyada yükseldiği” argümanı ise can sıkıcı. Batı ülkelerinde tek haneli, hatta genellikle %5’in bile altında olan enflasyonun dahi tehdit kabul edildiği açık; sözgelişi ABD’ de %3.5 olan enflasyonun otoriteleri %5.5 olan faiz oranında beklenen indirimi ertelemeye sevkettiği biliniyor. Yani %2 pozitif faiz söz konusu. Aradaki fark bu kadar büyük iken konunun gündemdeki önceliğinin yeterince vurgulanmaması yolunda bir çaba hissediliyor.
Kurumsal kalite ve güven algısı hala eksik
Merkez Bankası bağımsızlığı gibi güven algısı bağlamında çok önemli bir........
© Ekonomim
visit website