Peren Birsaygılı Mut ile Zeynep Karaca Filistin Edebiyatı Üzerine Söyleşti
Filistinli yazarların her biri eşsiz birer anlatıcıdırlar.
Filistin edebiyatı üzerine konuştuğumuz Peren Birsaygılı Mut, “Filistin’de yaşanan her şeyi ama her şeyi yazarlar. Sonuçta zaten bir halkın yaşadıklarını anlamanın en iyi yolu edebiyattır. Filistinli yazarların her biri eşsiz birer anlatıcıdırlar.” dedi.
7 Ekim Aksa Tufanı’la Filisitin’de yeni bir süreç başladı. 40 binden fazla insan öldürüldü. Çoğunluğu kadın ve çocuktan oluşan. Katliam hala sürüyor. Filistin edebiyatı da yüz yıla yakın bir süredir varlık gösteriyor. Diasporadaki Filistinli edebiyatçılar seslerini gittikleri her yerde duyuruyor. Kendinden geriye tanıklık bırakmak biraz da yazı yoluyla oluyor. Bu sebeple Filistin’e dair hafızamızı güncel tutmak için Peren Birsaygılı Mut ile Filistin edebiyatı üzerine konuştuk. Filistin’in daha fazla konuşulması ve daha güçlü, gür bir ses olarak dünyada yankılanamsı dileğimle.
Zeynep Karaca: Sizin ifadenizle Filistin’de direniş edebiyatı, Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle başladı. Peki, bu ilk dönem Filistinli edebiyatçılar, İngiliz mandası ve Siyonist göçüne karşı nasıl eserler üretmişlerdi?
Peren Birsaygılı Mut: Filistin davasının 1948’ten yani İsrail’in kuruluşundan itibaren başladığı düşünülür genelde ancak aslında her şey 1917 senesinde, Osmanlı’nın bölgeden çekilişiyle ve Balfour Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla başlamıştı. Filistin’in 1917 senesinde İngilizler tarafından işgali ve Siyonist göçünün başlamasından sonra yaşanan pek çok önemli hadise var. Nebi Musa İsyanı (1920), Burak Duvarı Ayaklanması (1929), Şehit İzzeddin el Kassam’ın isyanı (1930’ların başından 1935’te şehit edilene değin) ve Büyük Filistin İsyanı (1936-1939) gibi… 1948’e değin olan bu 30 küsur senelik zaman boyunca, Filistin’in bütün şehirlerinde büyük bir huzursuzluk hâkim. Ve tüm bu olaylar esnasında sesini ilk yükseltenler, o dönemin yazarları ve şairleri yani edebiyatçıları oluyor. Filistin’deki İngiliz mandası ve Siyonist göçüne karşı büyük bir isyan bayrağı açıyorlar. Halkı bilinçlendirmek ve ulusal bilinci güçlendirmek için onlarca şiir, öykü ve tiyatro eseri kaleme alıyorlar. İçlerinde İbrahim Tukan, Abdülrahim Mahmud, Nuh İbrahim, Halil Beydes, Halil es-Sekâkînî ve Muhammed İzzet Derveze gibi çok sayıda öncü isim var. İbrahim Tukan, 1934 senesinde yazdığı çok bilinen Mavtini (Vatanım) şiirinde, “Vatanım, seni bir daha muzaffer ve güven içerisinde görebilecek miyim?” diye sesleniyor. Nuh İbrahim ise 1935 senesinde şehit edilen İzzeddin el Kassam’ın ardından “Ve sen de kayıt düş ey zaman, hepimiz İzzeddin’iz o zaman” diye yazıyor.
Filistin direniş edebiyatının 100 senelik bir geçmişe sahip olduğunu söyleyebiliriz o nedenle. Ve ortaya çıkışı, tamamen Filistin ulusal kimliğinin gelişimiyle bağlantılı. Edebiyatın çok büyük bir öncülüğü söz konusu.
Türkiye entelijansıyasının Filistin edebiyatına bakışı nasıl? Sizin gözlemlerinizle yeterli bağ kuruluyor mu?
Son yıllarda ülkemizde Filistin edebiyatına artan bir ilgi var. Maalesef çok geç kalmışız bu konuda. Yani pek çok batı ülkesinde Filistin edebiyatından tercümelere bize göre daha erken başlanmış. Ancak elbette karamsar olmamalıyız. Kısa sürede önemli düzeyde yol kat edildi. Bundan sonra ara vermeden çalışmaya devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani Filistin edebiyatı, sadece Filistin’de büyük bir katliam yaşandığında değil daima gündeminde olmalı yazarlarımızın. Çünkü karşımızda gerçekten büyük bir hazine........
© Edebiyat Burada
visit website