menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mehtap Demiröz Harman ile Vildan Külahlı Tanış Söyleşti

2 0
08.01.2025

MEHTAP DEMİRÖZ HARMAN İLE “DİJİTAL İZLER AKADEMİSİ” ÜZERİNE -VİLDAN KÜLAHLI TANIŞ

Vildan Külahlı Tanış: Mehtap merhaba. Biraz kendinden bahseder misin? Mehtap Demiröz Harman kimdir, edebiyatla ilişkisi nasıl başladı?

Mehtap Demiröz Harman: Merhabalar. Elbette. Hem bir ebeveyn hem de eğitimciyim. Edebiyatla ilişkimin ne zaman başladığını hatırlamıyorum ama galiba şöyle oldu. İlkokul üçe gidiyordum. Annem Dünya klasikleri seti almıştı. Ben oradan okuduğum bir kitabı ve bende bıraktığı etkiyi hâlâ hatırlıyorum. Edmondo de Amic’in Çocuk Kalbi romanı. Enrico’nun günlüğünü okumak için büyük bir merak duymuştum. Birkaç gün boyunca sabahları erkenden uyanmış, okula gitmeden önce büyük bir hevesle okuyarak romanı bitirmiştim. Bilenler bilir, Çocuk Kalbi hacimli bir kitaptır ve benim okuduğum ilk uzun eserdi. İşin komik tarafı okuduğum metnin türünün roman olduğunu da bilmiyordum, sadece çok sevmiş ve elimden bırakamamıştım. Dolayısıyla okuyan bir annenin çocuğu olmak ve lisede iyi bir edebiyat öğretmenine rastlamak şansımdı galiba.

Vildan Külahlı Tanış: Dijital İzler Akademisi senin ilk kitabın. Bir gençlik romanı yazmaya nasıl karar verdin, biraz anlatır mısın?

Mehtap Demiröz Harman: Meşhur Hindistanlı ressam Ranga Guru hikâyesini hepimiz biliriz. Eleştirmek, yıkıcı olmak her zaman daha kolay olmuştur. Gençlerin okumadığından hepimiz şikâyet ediyoruz ama onları iyi kitaplarla buluşturmak, okuma sevgisi kazandırmak için ne yapıyoruz? Mesleğim gereği sık sık bunu sorguluyorum. Biz edebiyat öğretmenleri, yüzyıllar önce yazılmış eserleri bugünün gençlerine okutmak istediğimizde hayli zorlanıyoruz. Klasikleri severek okumak bile belli bir okuma kültürü olmadan ne yazık ki mümkün değil. Özellikle de okuryazarlık bağlamında dezavantajlı ailelerde yetişen çocuklar için. Gençler arasında dijital platformlarda yazılan kurgusal metinlerin rağbet gördüğünü, aslında ilgilerini çeken konular olduğunda okuduklarını fark etmemle birlikte ben de kolları sıvayıp elimi taşın altına soktum diyebilirim.

Vildan Külahlı Tanış: Dijital İzler Akademisi distopik bir hikâye diyebiliriz. Siber güvenlik amacıyla açılmış bir okulun ve öğrencilerin hikâyelerini anlatıyor bize. Anlatmaya istediğin meseleyi distopik bir yolla sunman açıkçası dikkat çekici. Neler söylemek istersen bu konuda?

Mehtap Demiröz Harman: Teknolojinin içine doğmuş gençlerin dikkatlerini çekeceğini düşündüğüm için bu yolu seçtim. Nitekim gelen tepkiler bunun işe yaradığını gösteriyor. Bu yaş grubundaki çocuklar aile ve toplumla yaşadıkları çatışmalardan dolayısıyla gerçeklikten uzaklaşmak için kitap okurken ya tarihsel metinlere, ya fantastik metinlere ya da Dijital İzler Akademisi gibi distopik-ütopik metinlere yöneliyor. Eğer kendisini oradaki bir kahramanla özdeşleştirme fırsatı da yakalamışsa romanı elinden bırakmıyor ve nitelikli okur olma yolunda ilk adımlarını atıyor. Evet anlatmak istediğimiz bir mesele var ama bunun yolu, iletişim kanalı ne olmalı derken birçok gençlik yazarı gibi yatılı okul fikri doğdu. Ancak bildiğimiz yatılı okullardan misyon ve işleyiş bakımından farklı olmalıydı. Böyle bir motivasyonla okulu kurduk diyebilirim.

Vildan Külahlı Tanış: Kitapta aynı zamanda sıklıkla toplum eleştirisi de yapılıyor. Bahsi geçen okula tabiri caizse aileleri tarafından bir proje gibi hazırlanan çocukların hikayelerine şahit olduk. Kendi hayatlarında........

© Edebiyat Burada


Get it on Google Play