Kimine altın vize, kimine bir tas çorba...
Belgrad’da kaldığımız otelin kahvaltı salonunda personelin çoğu Afrikalı genç kızlar. Merak edip soruyorum, “Kenyalıyız” diyorlar. Zagreb’de evlere yemek servisi yapan kuryelerin çoğu Nepalli. “Neden Hırvatistan?” diye soruyorum. “Bazı arkadaşlarım 2 bin euro maaş için Ukrayna’ya savaşmaya gitti. Ailemi riske edemezdim. 700 euro maaşla kuryelik daha mantıklıydı” diyor. Diğer yandan Hırvatistan mülk alana oturma izni vermediği için alternatif arayan Kazakistanlı bir tanıdık, hala 250 bin euroya bu işin halledilebildiği Yunanistan’a ev bakmaya gitti.
Yani tablo biraz kaotik. Zengini, yoksulu… Dışarıdan dünyanın ‘konfor alanı’ gibi görünen ‘Schengen bölgesi’ne kapağı atmak için yol arayan çok. Zengini ‘altın vize’ kovalıyor, mal-mülk alarak Avrupa’nın kapısını açmaya çalışıyor. Kendi ülkesinin yaşam şartlarından bezen yoksullar ya da ‘vasıflı elemanlar’ da yine Schengen ülkelerinde ‘daha iyi hayat’ın peşine düşüyor.
Ekonomisi yatırım ya da iş gücü bulmakta zorlanan kimi AB ülkeleri, bu hayalleri çoktandır gelir kapısı yaptı. Portekiz’den Almanya’ya, Yunanistan’dan İrlanda’ya. Kimine işçi kimine para lazım. AB’de hayat vaadi, iki kapının da anahtarı.
Batı Avrupa’nın tuzu kuru ülkeleri, AB........
© Dünya
visit website