Küresel asgari vergi sadece “sen vergilendirmezsen ben vergilendiririm” mi?
Hasılatı 750 milyon euronun üzerinde olan çok uluslu şirketler için kabul edilen küresel asgari kurumlar vergisinin çıkış noktası, OECD/G20’nin BEPS Projesi’dir (matrah aşındırma kar kaydırma).
Bu projenin temel düşüncesi ise, devletler arasındaki vergi rekabetini bastırmaktır. Zira, çokuluslu şirketleri kendilerine çekmek için pek çok devlet vergi teşvikleri kullandığından, vergi rekabeti vergi gelirleri bakımından zarar verici düzeye gelmiştir.
Bu bağlamda, küresel asgari kurumlar vergisi sadece “sen vergilendirmezsen ben vergilendiririm” değildir. Çok uluslu şirketler esas itibariyle gelişmiş devletler merkezli olduklarından, bu devletlerin kendi vergi gelirlerinin başka devletlerin uyguladıkları vergi teşvikleriyle aşınmasını önleme projesidir.
Tam da bu nedenle, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, çok uluslu şirketlerin karları üzerinden en az efektif vergiyi öneren küresel asgari kurumlar vergisine katılıp, kurumlara yönelik vergi teşviklerini tırpanlarken son derece dikkatli olması gerekmektedir. Çok uluslu şirketler, gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla matrahı düşük beyan ettiklerinden, QDMTT’yi kabulün ne getireceği iyi hesaplanmalıdır. Bu işin asıl kazanının kim olacağı iyi analiz edilmelidir.
Her vergi teşviki, kamu yararı düşüncesine dayanır; yani, ülkeye fayda sağlayacağı kabul edilir. Bir teşvikin gerçekten kamu yararını sağlayıp sağlamadığı ya da sağlayıp sağlamayacağı ise ölçülemez bir durum değildir. Bu noktada “İktisadi Amaçlı Vergi Teşvikleri Bakımından Ölçülülük Denetimi” başlıklı danışmanlığını yaptığım doktora tezinin yazarı Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Bayrakçı’ya sözü bırakıyorum:
“Türk vergi mevzuatındaki teşvik hükümleri gözden geçirilecekse aşağıdaki dört husus önem arz etmektedir. İlk olarak, vergi teşviklerinin ortadan kaldırılması veyahut daraltılması teşvikten yararlananların mülkiyet hakkını ihlal edebilir.Vergi........
© Dünya
visit website