Mevduat hacminde reel daralma
Ekonomide geçen yılki radikal politika değişikliği ile faizde yaşanan rekor artış sürecinde oluşan “mevduata hücum” algısına karşılık, vadeli mevduatın hacminde reel bazda büyüme olmadığı belirlendi.
Son üç ayda enflasyondaki düşüş sayesinde aylık getirisi aylık TÜFE artışlarının üzerinde seyrettiği için reel olarak da kazandırmaya başlayan vadeli mevduatın hacmi, özellikle haziran-temmuzdaki reel büyümenin ardından ağustosta yeniden daraldı. Vadeli mevduatın hacmi reel olarak bir yıl önceki düzeyinin hala yüzde 9,2 altında.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre başlıca finansal yatırım araçları içinde mevduat, ağustos ayında yüzde 3,35 olan aylık nominal faizi yüzde 2,47’lik tüketici fiyatları (TÜFE) bazında aylık enflasyondan arındırıldığında reel olarak yüzde 0,86 reel getiri sağladı. Son bir yıllık dönemde vadeli mevduatın aylık getirisi bu yıl hazirana kadar negatif seyretmişti. Buna göre son üç aydır mevduatta reel getiri elde ediliyor.
Geçen yıl ağustosta aylık yüzde 9,09 olan enflasyona karşılık mevduat, aylık nominal getirisi yüzde 1,69 olduğu için reel olarak yüzde 6,78 zarara uğratmıştı. Aylar itibarıyla enflasyonla faiz arasındaki makasın giderek daralması ile aylık reel zarar bu yıl mayısta yüzde 0,19’a düşmüş, haziranda ise aylık nominal faiz yüzde 3,29 olurken, aylık enflasyon yüzde 1,64’te kaldığı için mevduat yüzde 1,62 ile reel getiri bandına geçmişti. Vadeli mevduatın aylık nominal getirisi temmuzda da yüzde 3,34’le aylık yüzde 3,23’lük enflasyonun üzerinde kalmış ve yatırımcısı yüzde 0,11’le reel getiri elde etmişti.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, vadeli mevduatın temmuz sonunda 11 trilyon 222,7 milyar lira olan hacmi ağustos ayında cari olarak yüzde 1,74 büyüyerek 11 trilyon 418,3 milyar liraya yükseldi. Ancak mevduat hacmindeki cari büyüme, enflasyonun altında kaldı. Aylık yüzde 2,47’lik enflasyondan arındırıldığında vadeli mevduatın hacminde yüzde 0,71 reel daralma olduğu belirlendi.
Son bir yılda aşırı yükselen faizlerin yarattığı koşullarda ekonominin üretim, tüketim ve yatırım ayaklarında sert fren eğilimi ortaya çıkmıştı. Bu gelişme, geniş halk kitlelerinin birikimleri ve sanayi sermayesi de dahil eldeki........
© Dünya
visit website