Varoluşsal Tehdit!
Sene 2008, Hürriyet Gazetesi’nde bir manşette; “Erdoğan: En az üç çocuk doğurun” yazıyor. Haberde: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen panele katılmak için geldiği Uşak'ta halka hitap etti. Genç nüfus ile ilgili olarak "Sizinle bir Başbakan olarak değil, dertli kardeşiniz olarak konuşuyorum. Biz genç nüfusumuzu aynen korumalıyız. Bir ekonomide aslolan insandır. Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyor. Yaptıkları aynen budur. Genç nüfusumuzun azalmaması için en az 3 çocuk yapın." ‘Varoluşsal Tehdit’imiz aslında o gün ifade edilmişti. Çünkü o zamanlarda da bilinen önemli bir gerçek vardı ki; o da dünyanın nüfus artış hızının giderek düşüş kaydettiği; daha doğrusu doğurganlık hızının düşerek, giderek daha yaşlı demografilere sahip olunduğu idi.
Bu nasıl bir tehlike oluşturuyor, görmek için neden-sonuç ilişkisini bir örnek üzerinden değerlendirelim:
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle savaştan çıkmış Avrupa ve ABD başta olmak üzere dünyaya “baby boomer” olarak adlandırılan ve isminden de anlaşılacağı üzere doğum oranlarının patladığı bir kuşak gelecektir. Bu yıllar 1946-64 arasındadır. Yine bu durum Avrupa’da da önemli bir nüfus patlamasına neden olacaktır. Ancak beraberinde gelen bazı değişimler de önemli bir dönüşüme yol açacaktır. Bunlar kadınların eğitime erişim hızının........
© Dünya
visit website