Refah kimin kırmızı çizgisi idi?
Türkiye’de ve dünyada belki binlerce fakültede uluslararası hukuk dersleri veriliyor. Bunun için yazılmış makale, kitap ve sunuların da haddi hesabı yoktur. Ve bunların neticesinde tesis edilen kurumlar, komisyonlar, bütçeler ve uğruna ödenen nice bedeller var.
Ve halkların uymakla yükümlü kılındığı nice devletler arası sözleşmeler, protokoller, bildiriler filan.
Gelinen noktada hepsinin hükümsüz olduğu bir daha yeniden ve daha güçlü şekilde tescillendi.
Gerçi pozitif hukuk ile adından çok söz ettiren John Austin, hukuk’u; “uyulmaması halinde yaptırım tehdidiyle desteklenen egemenin emridir” diye tarif etmişti. Peki hukuk, nasıl egemenin emri olurdu ki? Bunu çözmek için bu tarifin yapıldığı iki asırdan bugüne, dünyadaki savaşlara, çeşit çeşit zulümlere ve soykırımlara bakmak yeterlidir.
Aslında son kertede uluslararası hukuk, coğrafi sınırla insani sınırı birbiriyle bağdaştırırken ciddi açıklar verdiği için toplumları bir türlü kendinden emin kılamamıştı.
İşte o güvensizlik bahşiş ve tehdit hilesiyle sürekli bir tür sosyal sihir yapılarak kapatılmaya çalışıldı.
Ve artık tılsım bozuldu.
Bu tılsımı bozan Gazze’linin, Filistin’linin sabrı, sebatı ve cihadı oldu.
Hem........
© Doğruhaber
visit website