‘Ah sırtım, ah sırtım’
Halk arasında darb-ı mesel olarak anlatılır.
Adamın biri varmış. Onu dövenler, başına, ayaklarına, karnına, ellerine, vücudunun neresine vurursa vursunlar hep ‘ah sırtım’ diye feryat edermiş.
Bunu görenler dayanamayarak ona sormuşlar.
Neden her darbeden sonra ‘ah sırtım’ diyorsun.
Adam, şu ibretlik cevabı verir.
‘Eğer benim sırtım (arkamdaki güç ve kuvvet) sağlam olsaydı bunlar benim başıma ve vücudumun diğer uzuvlarına vuramazlardı.’
Bugünkü Gazze ve ümmetin genel durumu tam da bunu anlatıyor.
Gazze, neredeyse bir yıldır acımasızca bombalanıyor, yakılıyor, yıkılıyor, Filistinli kardeşlerimiz soykırıma uğruyor.
Siyonist işgal rejimi kudurmuşçasına, İran’a, Suriye’ye, Yemen’e, Lübnan’a saldırıyor. En azizlerimizi kendi topraklarımızda, evlerimizde şehit ediyor. Üstüne üstlük, yeni tehditler savurmaktan da geri kalmıyor.
Bütün dünya bu zulüm ve talanı bitirecek somut adımları atmaktan aciz bir halde izliyor…
Bu zulme en fazla karşı çıkanlar da bu zulmün durdurulması için ‘uluslararası kamuoyuna’ çağrıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyor.
Uluslararası kamuoyu dediğimiz,........
© Doğruhaber
visit website