BAYRAMIN MÜBAREK OLSUN SULTANÊ ANNE
1978 yılında atılmıştı konu edineceğimiz ailenin temeli. Düğünleri, Suriye’ye sıfır noktasındaki İlçede yapılmıştı. Gelin ve damadın aileleri akrabaydı. Aslen Mardin’in Yeşilli İlçesinin, Sancar (Tuxup) köyündendiler. Tarikat olarak bölgemizin meşhur şeyhlerinden Sultan Şehmus’a dayanıyorlardı. Dedeleri Şeyh Davut, söz konusu tarikatın halifesi idi. Bu nedenle aile “Şeyh” olarak anılıyordu.
Gelin ve damat İslami bir terbiye ile büyümüşlerdi. Çevrelerine iffet ve hayalarıyla örneklik teşkil ediyorlardı. Yine ikisinin aileleri peyderpey göç etmişlerdi bu sınır şehrine. Gerçekleşen evlilik vesilesi ile akrabalıkları perçinlenmişti.
Baba, ailesinden aldığı İslami bilinç ile hareket ediyordu. 1970’li yıllarda Milli Nizam’ın devamı olan Milli Selamet Partisi’nde hizmetlerini yürüttü. Milli Türk Talebe Birliği’nde faaliyetler yaptı. Fakat bir süre sonra “Aziz Dava” ile tanıştı. Artık çizgisi belli olmuştu. Abisi ile davanın ağır yükünün altına girdiler.
Anne, her halükârda kocasının yanında duruyor ve bir medrese görevi gören evlerinde aziz misafirlere hizmette kusur etmemeye çalışıyordu. Tabi uzun sürmedi bu saadetli davet yılları. Saadetli diyorum çünkü; davetçi için evlerindeki her sohbet ya da seminer çalışması, bir düğün gibi keyif vericidir.
Fakat heyhat ki Aziz Dava’nın önü kesilmeye çalışılıyordu. Aynı Mekke’de Aziz Peygamber ve ashabının önünün kesilmeye çalışılması gibi. Baba “Düşünce” diye bir merkezde yürütüyordu davet işini. Ama bu “Düşünce” çok düşündürüyordu davanın önüne ket vurmaya çalışanları. Abisi ile sırt sırta vermiş direnmeye çalışıyorlardı kem gözlere. Anlaşılan Şeyh ailesi, yavaş yavaş bir imtihan sürecine girecekti.
Sadece abi kardeş değil, bütün aile bir ateş çemberinden geçecekti. Aziz Dava’nın önü ekonomik ambargo ve sosyal boykotlarla kesilmeye çalışıldı. Şehirdeki birçok genç davadaş, ailelerinden ayrılıp hicret etmek durumunda kaldılar. Onları misafir etmek görevi ise Şeyh ailesi gibi abilere düşmüştü.
Konu edindiğimiz ailenin de onlarca genç misafiri olmuştu. Aziz Dava’nın yükünü abilerinden gördükleri üzere taşımaya çalışan bu gençleri misafir eden aile, ekonomik ambargo, sosyal baskı ve boykot nedeniyle dükkanlarına gidemez olmuştu. Tek gelir kapıları kapanmış, mecburen birikimlerini harcamaya başlamışlardı.
Kendi geçimlerinin yanında, bir de muhacir mücahitlere bakmak durumdaydılar. Anne, çocuklarını ihmal etme pahasına misafirlere yemek yetiştirmeye çalışıyordu. Bir süre sonra sermaye suyunu çekmeye başladı. Artık hem aile hem de misafirler, sabah zeytin akşam makarnaya alışmalıydılar. Çünkü bunların dışındaki yemekler........
© Doğruhaber
visit website