Aydan Bir Taç
Ben onu hiç tanımadım. Tatlı simasını görmek bana nasip olmadı. Ama cesaret edip yazmak istedim. Çünkü bir haziran ayının dokuzunda şehid edilmişti. Bu vesileyle şehadetinin senei devriyesinde onu yâd etmek istedim.
Hiç tanımadığım, görmediğim birini yazmak elbette zordu. Hatta buna nasıl cesaret edersin diye sorulara da muhatap olabilirim. Ama simasına bakıldığında, çok şey anlattığını hemencecik anlayıveriyor insan. Bundan dolayı rahatça geçtim klavyenin başına.
Doksanlı diye bilinen yıllarda kimin şehid olacağı önceden biliniyordu. Bu bilgiye değil sezgiye dayalı bir bilinmişlikti. Çünkü şehadet hak edene nasip olan bir şeydi. Onun için takva, edep, davranış, huy ve ahlakça en iyiler, şehadet adayı idi.
Şehadetinden sonra simasına baktığımda, işte bu yüz şehid yüzüdür dedim kendi kendime. O kadar temiz bir sima, kişinin iç dünyasının dışa yansıması olabilirdi ancak. İçinin güzelliği yüzüne sirayet eden zamanın sahabesi bu gence verilebilecek en güzel hediyeyi, katilleri onu şehid etmekle vermişti aslında.
Doksanlı yıllarda kırmızı toprağın bağrına kırmızı kanları ile hediye ettiğimiz zatlara ne kadar da benziyordu. Belki o yıllarda yaşı küçüktü ama belleğinde epey yer edindiği ve o aziz şehitleri örnek edindiği........
© Doğruhaber
visit website