Nefretin Çatallı Dili Kurusun!
Gerçekten, biraz durmalıyız, hatta oturmalıyız ve gençliğimizin damarlarına enjekte edilen “nefret” üzerinde düşünmeliyiz.
Hiç kimsenin, kendince değerlerini (ırkını, mezhebini, siyasi partisini, ideolojisini, futbol takımını…) din düzeyinin de üstünde yüceltme ve karşısında gördüğünden hastalık düzeyinde nefret etme özgürlüğü yoktur. Aşırı nefret suçtur. Çünkü toplumu ifsada, kaosa sürükleme, insanların can, mal güvenliğini tehlikeye atma potansiyeli oldukça yüksektir. Nefret, kalpte taşınan mayındır çünkü.
Kışkırtıcıdır, çünkü nefretlerinden dolayı parmaklarını ısıranlar, bu had aşan duyguyu zamanla eyleme dönüştürürler. Bundan da yaş kuru ayırt etmeksizin herkes zarar görür.
Nefreti, sosyolojik dönüşümlerin aracısı olarak kullanmak, insanlığa ihanettir. Çünkü, nefretle sulanan toplumun meyvesi nefret olacak ve toplumun istikbalini zehirleyecektir. Mesela “devlet”. İnsan eliyle oluşturulmuş bu aygıtın ebediyetini sağlamak adına, vatandaşlarının kalbini faşist duygularla doldurmak ve kendi dışında kalan renklerden aşırı nefret edenler haline dönüştürmek faciadır. Çünkü bu nefret, farklı renkleri, zorla asimilasyona tabi tutma zulmüne dönüşecektir. Asimilasyon tartışmasız zulümdür. Asimilasyona tabi tutulan halkın, zulme karşı duyduğu haklı tepkiyi nefretle besleyip karşıda, yine tıpatıp aynı faşizme dönüştürmek, sonra ideolojisinin zihinsel asimilasyonunun........
© Doğruhaber
visit website