menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kendimize format atalım

9 1
17.12.2023

2011 yılında Suriye'de savaş çıktıktan sonra, ülkemize büyük bir mülteci akını olmuştu. Şehirlere, pazar yerlerine, mescitlere, oyun parklarına, ekmek kuyruklarına, okullara, evlere atılan emperyalist dünyanın ikinci dünya savaşından kalma bombaları, insanları topluca yok etmeye başlayınca, mülteci akınları hızlanmıştı.

Sokaklar, kaldırımlar, parklar bir karton üzerinde yaşam savaşı veren çocuklar ve kadınlarla dolmuştu. Evler yıkılmış, insanlar ölmüş, aileler parçalanmıştı. Ama hala umut devam ediyordu. Duyarlı vatandaşlarımızın ve STK'ların el birliğiyle mülteciler zor da olsa bir yaşam kurmaya başlamışlardı.

Çocuklar, kadınlar, koca koca adamlar, ellerinde eski bir yem veya kömür çuvalı ile çöplerden naylon ve karton atıkları toplamaya başlamışlardı. Suriye’de fabrikası, galeri dükkânları, bağ bahçeleri, mağazaları olan adamlar sırtına attıkları çuvallarla, yaşam mücadelesi vermeye çalışıyorlardı.

Bu arada bir şey dikkatimi çekmişti. İş yerimde haftada birkaç adet satılan hazır mama satışları, hızlıca artmış kolilerce satış miktarına ulaşmıştık. Bir adeti bir insanın günlük yevmiyesine denk gelen bu mamaları, mülteciler kapış kapış alıyorlardı.

Bir akşamüstü çamurluğu........

© Doğruhaber


Get it on Google Play