Allah’ın Şeriatından Atatürk’ün Şeriatına çağıran ilahiyatçılara
Bir: Dinde zorlama yoktur!
İki: Her insanın kendi iradesi ile yaptığı dini tercih, kendisini bağlar ve olduğu gibi tanınmayı gerektirir.
Üç: Bir şeye inanmak herkes için nasıl meşru bir hak ise, başka inançlara ve o inançların mensuplarına itham ve iftiralarda bulunmamak da bir yükümlülüktür.
İşte benim de itirazım, bu hak tecavüzüne ve bu haddi aşmayadır…
Malumumuz, Cumhuriyetin ilk yüzyılında kimi rütbeliler, “Mustafa Kemal’in Askerleri” sıfatıyla Müslümanları sıkça tehdit eder ve bazen de hızlarını alamayıp darbe yaparlardı. Şimdilerde ise, Mustafa Kemal’in Asker olmaya can attıkları anlaşılan kimi ilahiyatçılar durumdan vazife çıkarıp Müslümanları tehdit ediyorlar. Her biri sanki birer Sabiha Gökçen ve birer Kılıç Ali... Demek ki, olası bir darbenin ilahiyatçı ayağı emre amade!
Pespayeliğin, insanlıktan çıkmışlığın ve ilme saygısızlığın endazesini görüyor musunuz?
Müslüman olsun veya olmasın, zerre kadar vicdanı olan herkes karınca kadarınca işgalci İsrail’in aylardır yapmakta olduğu soykırıma karşı bir şeyler yapmanın çabası içinde iken, bu ilahiyatçıların İslam Şeriatına karşı bayrak açmasını nasıl okumalıyız?
Örneğin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına azıcık onurla, izzetle ve adaletle girelim adına,........
© Doğruhaber
visit website