Bütün Mesele Tutunabilmek! BOLD OLAN SPOTTUR…
Sosyal bilimler, yüzyılı aşkındır insanlık için bilgi üretmiyor, Batı uygarlığının rakiplerini öldürmekle uğraşıyor. Hedefte ise öncelikle İslam medeniyeti vardır.
Hafta sonunda İstanbul’da SDAM’ın öğrenci buluşması vardı. Buluşma, gayet düzenli bir formatta ve iyi bir katılımla gerçekleşti. Vesile olan, katkıda bulunan, sunum yapan, katılan genç kardeşlerimize teşekkür ediyoruz.
Bu tür buluşmaların en umut verici yanı, gençlerin Müslümanların gereksinim duydukları bilgi disiplinine ilgi duyduklarını görmektir.
Müslümanlar ve insanlık için çağın gereksinimlerini karşılayan bir bilgi disiplini kurmak, Gazze’deki mukaddes direniş ve o direnişin beynelmilel (küresel) hedeflerine varması için elzemdir.
Programda değerlendirme ve kapanış konuşması bağlamında gençlere ana hatlarıyla şunları anlatmaya çalıştım:
MEDENİYET KIYAMINI ENGELLEMEK
Yüz yılı aşkın bir süredir insanlık olarak bilgi meselesinde yeterince fark edemediğimiz bir değişimle yüz yüzeyiz:
Son çağda bilgi, yeni bir dünya kurmak için üretilmiyor, aksine yeni bir dünyanın kurulmasını engellemek için üretiliyor. Sosyal bilimler bağlamında akademi, yeni bir dünya oluşturmak için üretim yapmıyor, aksine var olan dünyayı sürdürmek için üretim yapıyor. Bütün mesele; tutunmuş “Batı uygarlığı”na karşı, yeni bir tutunmayı engellemek, “tutunamayan” bir insan ve insanlık oluşturmak, birbirine tutunabilen iki insan dahi bırakmamak hatta kendi başına tutunabilen tek insan bırakmamaktır. Neticede gelişmeler karşısında “tutunamamak”, çağın alelade bir hâline dönüşmüştür. Görenler için bu, bilgi üretimi namına dehşet vericidir.
Kendilerini laik Beni İsrailî peygamberler konumunda gören Yahudi filozoflar, en geç 19. yüzyılın sonlarına doğru, Batı uygarlığının Yahudilerin eline tamamen geçtiğinden emin oldular. Kendilerince Batı uygarlığının artık, küresel bir Yahudi uygarlığı olarak tutunduğuna ikna oldular, sosyalizme el koyarak Batı’daki direnişin önüne geçtiler. Alman direnişini bozdular. Ardından bütün birikimleri ile kendilerini, uygarlıklarına karşı koyacak bir medeniyet kıyamının oluşmasını engellemeye adadılar. Yüz yılı aşkın bir süredir sosyal bilimler; sosyoloji, psikoloji, antropoloji, pedagoji, edebiyat ve sanat eleştirisi; bu hedef doğrultusunda çalışıyor.
Yahudi sosyal bilimciler ve çalışanları, kendileri açısından tarihin sonuna geldiklerine inanıyorlar, bunun için kendilerince son çatışmaları organize ederek uygarlıklarına meydan okuyabilecek, bu yönde insanlığa umut verebilecek her şeyi yıkıyorlar. Yeryüzünde tutunabilen tek bir hakikatin, tek bir düşüncenin kalmaması için emek ve sermaye tüketiyorlar. Sosyal bilimler, yüzyılı aşkındır insanlık için bilgi üretmiyor, Batı/Yahudi uygarlığının rakiplerini öldürmek için üretim yapıyor. Hedefte ise öncelikle İslam medeniyeti vardır.
Yahudi sosyal bilimciler, özellikle iki husustan dolayı, doğrudan İslam’la uğraşıyorlar, İslam medeniyetinin yeniden ihya olmaması için özel bir çaba sarf ediyorlar:
Lütfen buradaki paradoksu görelim: Normalde, “Batı uygarlığı” dinsizdir ve her tür kutsalın karşısındadır. Ama Yahudiler, kendi kutsallarını inşa için Filistin’de savaşıyorlar, can veriyorlar. “Batı uygarlığı” ile Batı’nın dini yaşamı, görünümünü dahi kaybetti ama Yahudiler ise kendi dinlerini en radikal şekilde yaşatıyorlar. Netice net: Batı öldü, Yahudiler, küresel kral oldu.
Burada bir aldatma var ve bu aldatmayı, Müslümanların Filistin’deki direnişi ifşa ediyor. Müslümanlar, Filistin’deki direnişle Yahudi uygarlığının sadece Süleyman Tapınağı’nın inşa edilmesini engellemiyorlar, sadece küresel zaferin son bayrağın dikilmesinin önüne geçmiyorlar. Aynı zamanda Yahudilerin insanlığı sürükledikleri tutarsızlığı da ifşa ediyorlar, onların sırlarını ortaya döküyorlar.
DAVASIZ BİR BİLGİ!
Modern dönemde, 1. Geçmişe ait her şey kötüdür. 2. Dini olan hiçbir şey bilimsel değildir, dendi. Yahudi filozoflar buna, 1. Cemaat olmak, sizi geri bırakır. 2. Bilgi bir davaya hizmet etmez. 3. Davası olan, bilim insanı olamaz, dediler.
Böylece bir medeniyet kıyamını engellemeye yönelik beş esas ortaya çıktı. Lütfen bu beş esasa dikkat edin. Önce bilgiyi laikleştirip dinsizleştirdiler, ardından bilgiyi davasızlaştırdılar. Bilginin davasızlaşması, insanın insan........
© Doğruhaber
visit website