Üslûb-ı beyân ayniyle insan
Tarlaya tohumlar daha yeni ekilmişti…
Her biri, sümbüllenip çeşit çeşit renkler almak için yağmurun bolca yağmasını heyecanla beklemekteydi…
Ve onlar için beklenen o an gelmiş, gök tüm şiddet ve hiddetiyle gürlemiş, şimşek çakmış, bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamıştı.
Tarlaya atılan tohumlar bu denli şiddet ve hiddet karşısında heyecandan patlamak üzereydi. Zira yağan yağmur, onlara can suyu olacak ve onlar da kendilerine yüklenen vazifeyi yerine getirmenin mutluluğuna erecekti.
Tam o esnada tarlanın kenarından geçen biri, yağan yağmurla beraber çamur haline gelen toprak içinde kalan tohumların bu haline acıyıp, onların ızdırap çektiklerini düşünüp, onlara iyilik yapmak amacıyla çamur içinde kalan tohumları teker teker çıkarıp, kenarda duran taşların üstüne koymaya başlar. Tohumların sesi olsa “Yapma! Bizi çamurun içinden çıkarma!” diye bağıracak...
Gücü kuvveti olsa tohumların adamın elinden kurtulup tekrar çamurun içine girecek…
İmkân olsa bırakıldığı taşın üzerinden tekrar toprağa atlayıp yeni bir hayata doğru yol alacak…
Ama ne çare adamın elinden kurtulamıyorlar ve........
© Diyanet Haber
