Hz. Aişe’nin yaşı meselesi
Anakronizm, kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekânlarından kopartılıp farklı bir çerçeveye oturtulması olarak değerlendirilir. Tarihî bir saptama yaparken ya da önermede bulunurken başka bir tarihten örnek vermek bir tür anakronizmdir. Geçmişin herhangi bir dönemini bugünün şartlarıyla değerlendirmek de anakronizm içine girer.
Örneğin “Kanuni Sultan Süleyman ordusunu neden trenlerle Viyana önlerine taşımadı?” diye sormak veya Muhteşem Yüzyıl dizisinde saray mutfağında domates, patlıcan ya da patates görünmesi anakronizm örneğidir. Zira o tarihlerde tren icat edilmediği gibi mutfakta görünen o sebzeler henüz Osmanlı’ya gelmemişti. Bir diğer örnek de Leonardo da Vinci’nin meşhur “Son Akşam Yemeği“ tablosunda bulunmaktadır. 1498 yılında çizilen bu sanat eserinde yemek masasında portakal bulunmaktadır. Hâlbuki Güney Çin, Kuzeydoğu Hindistan ve Myanmar menşeli olan portakal, resmin geçtiği yıllarda henüz Avrupa’da bilinmemektedir.
Annales Okulu’nun temsilcilerinden ünlü tarihçi Braudel, anakronizme düşmemek için her tarihî olayın içinde bulunduğu çağa ve şartlara göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Braudel’e göre, değişmeye etki etmesi ve onu açıklaması şartıyla, en basit sayılan insanî olay ve olgular da artık tarihin konusudur. Buna göre tarih, zamanın her kesitinde veya eş zaman dilimi içinde bütün mekânlarda aynı yoğunlukta bir değişme süreci göstermemektedir. Tarih türdeş bir akış değildir, zamana ve mekâna göre farklı tarihî yoğunluklar yani zamansallıklar söz konusudur.
Tarih sadece kralların, kahramanların, savaşların, ülkelerin değil en küçük birimine kadar insana ait her şeyin tarihidir. İklim, coğrafya, kullanılan para birimi, ekonomi, hastalıklar, yaşam standartları, ortalama yaşam süreleri, doğurganlık oranları,........
© Diriliş Postası
visit website