menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Vaveylâ/Çığlık

36 25
31.03.2024

“Ümmet”, “Oruç” ve “Kimliksizleşme”

Oruç günlerinde aynı kıbleye yönelen ve akşam ezanıyla “Samanyolunda Ziyafet” sofrasına oturanların birbirine gönlü kırık. Gazze enkazında aç ve susuz oruç tutanların acısını paylaşmada duygudaş olanlar, yolculuklarında kırık dökük. Hangi zamanın hangi hınç saatinde birbirimizin yolunu kapatan, “zarar vermesin diye yoldaki taşı kaldıranlardan” olmaktan vazgeçtik? Birleştirici oruç ve ümmet fikri hangi yolculukta anlamını yitirdi?

70’li yılların başından itibaren bize öğretilen birleştirici ve dünyayı ıslah edici “ümmet ve ümmetçilik fikri şuuru” öldü mü? Ödünç kavramlarla yaşadığımız öteki hayatlar bize hangi ideali öneriyor? Ümmet ve İslam idealini muhafazakârlığa kurban eden neslin son parçacıkları, 19. asrın son yarısından kalan çığlıkları bize taşıyan sesleri de boğmaya ant içti ve ötekinin sekter dünyasının karanlıklarında parıldayan mozaiğin ışıltısında körleşti. Altını, renkli camlarla takas eden Amerika yerlileri gibi. Seküler görüntü kutusunda parlatılan her mozaik parçasının son kullanım süresi kirli politik çıkar mücadele tarihi ve aldıkları seyredilme cazibesinin çekiciliği süresi kadardır. Kimliği tanımlayan değerler hiyerarşisi anlamını yitirdiğinde kimin nerede, niçin ve nasıl durduğu da anlamını kaybeder. Pragmatik dürtülerle hayatın periferisinde yaşayanlar, hayatı ve arayışı “Niçin bende değil?” güdüsüne indirger ve bilme şuurundan uzaklaşır. İnancı, ümmet fikrini, değerler hiyerarşisini, siyaset etme şuurunu dünyamızı belirleyen ana inşa ediciler olmaktan çıkardığımızda; müze dehlizlerindeki vitrinlerde aydınlatılan objelerle oyalanan, tarihi kutsallaştıran birer müstağribe dönüşürüz.

Müslümanlar Endülüs’te ve Devlet-i Âliye’nin son yüzyılında yaşadıklarını; bugün Mezopotamya’da, Akdeniz Hilali’nde ve Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda bire bir yaşamaya devam ediyor. Parçalanmış jeopolitik coğrafyalarıyla, melezleşmiş zihin körlükleriyle, insanlarına itibar etmeyen yönetici sınıfları ve çıkarları için birilerine teslim edilmiş iradelerinin siyasi öngörüsüzlüğüyle ilkesiz, umutsuz ve idealsiz bir hayata talip olmanın acısını gönlünde hissetmeyen çağ insanı, ne büyük ziyandadır!

Milliyetçilik, mezhepçilik, cemaatçilik, hırslı siyasi takıntılıkla geldiğimiz noktada istikamet kalmadı. “Ayasofya açılsın!” diye müze bileti ve öğrenci kimliği ile girilerek gazete üzerinde birlikte kılınan eylemli namazlar anlamını kaybetti. O gün........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play