İnsan ve kan
Dostoyevski, 19. yüzyılda yazdığı Yeraltından Notlar’da “Çevrenize bakın bir kere. Kan gövdeyi götürüyor, hem de keyifli keyifli.” diye yazar. Ardından şu tespiti yapar: "Medeniyetin, insanda duygu çeşitlerini artırmaktan başka işe yaradığı yok. Duygularının çeşitlenmesiyle insan, işi kan dökmekten zevk almaya kadar vardırabiliyor. (…) Cinayetlerde en ince ustalıklar gösterenlerin, çoğu zaman en medeni adamlar olduğuna hiç dikkat ettiniz mi?" Yirminci yüzyıl iki büyük dünya savaşını gördü, milyonlarca insanın kanıyla yeryüzünü kirletti ve dünya tarihi ilk kez “en medeni” (!) ülkenin Japonya’ya bıraktığı atom vahşetine tanıklık etti. 1948’de İsrail kuruldu ve o tarihten önce Ortadoğu’da başlayan siyonist vahşet artarak devam etti. Medenî (!) Batı desteği ile 1967 savaşları, Golan Tepeleri’nin işgali, Kudüs’te oluşturulan fiilî durum. Savaş ve soykırım!
İkinci Dünya Savaşı vahşetinden hemen sonra soğuk savaş paktları, 1950-1953 yılları arasında Kore’de kapıştı. Vietnam’ın ABD tarafından işgal girişimi ve büyük yenilgi. İran Devrimi’nden hemen sonra İran-Irak Savaşı’nın tasarlanarak ve taammüden uygulanmaya konulması. Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgali. ABD’nin çıkarlarına hizmet etmesi için El-Kaide’nin kurulması ile başlayan “Radikal İslam ve İslam terörü” algısının üretilmesi. Terör uzmanlarının, piyonları aracılığıyla ülkelerindeki “İkiz Kuleleri” yolcu uçaklarıyla vurdurarak Afganistan işgaline gerekçe yapması. Sahte kimyasal silah üretme iddialarının, ABD ve İngiltere tarafından medya aracılığı ile dünya kamuoyuna kabul ettirilmesi sonucu Irak’ın işgali. Arabistan’da kurdurulan el-Kaide’nin, Afganistan ve Irak’ta verilen görevleri yaparak bölgeyi işgale hazırlaması. Körfez’de........
© Diriliş Postası
visit website