menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bildiğimiz insandan kaçış: Transhümanizm ve posthümanizm

16 2
13.09.2024

Geçen haftaki yazımızı, teknolojik tekilliği savunanların kullandığı “Tanrı insanoğlunda malzemeden çaldı, biz daha iyisini yapacağız.” ifadesini aktararak bitirmiştik.

Gelin bu hafta, geri dönüşlerden anladığımız kadarıyla pek çok kişiye tuhaf hatta ürkütücü gelen bu ifadenin (ve teknolojik tekilliği savunanların zihinlerinin) arkasında yatan düşünce sistematiğine daha yakından bakalım.

Her ne kadar şahsen, “bildiğimiz insandan kaçış” olarak adlandırmayı tercih etsem de “kitabi” olarak bu ideolojinin adı transhümanizm.

Transhümanizm sözcüğünü oluşturan iki kelimeden “trans” ötesine geçme, “hümanizm” de insancıllık anlamına geliyor. Öyleyse ufak bir değişiklikle transhümanizmi Türkçeye “insanın ötesine geçmek” olarak çevirebiliriz.

Hemen ilave etmek gerekir ki transhümanizm kaçınılmaz olarak posthümanizme giden yolun taşlarını döşer. O yüzden bendeniz “insandan kaçış” ideolojisi içerisine hem transhümanizmi hem de posthümanizmi dâhil etme taraftarıyım. Bu çerçevede, “sonra” anlamına gelen “post” sözcüğünü içeren posthümanizmi de “insan sonrası” diye çevirmek mümkün.

Son dönemlerde ABD ve Avrupa’da giderek güçlenen transhümanizm akımı, basitçe bilim ve teknolojilerdeki ilerlemelerden yararlanarak insanı fiziksel ve zihinsel olarak “yükseltmeyi” hedefliyor.

Burada kritik kelime yükseltmek. Eskilerin tabiriyle “zurnanın zırt dediği yer” burası.

Şöyle düşünün; insanoğlu var olduğundan beri hasta oluyor. Tıp, tedavi edip hastalığın zararını onarmaya, sağlığımızı tekrar elde etmek için bedenimizin kaybolan uyumunu geri getirmeye çalışıyor.

Transhümanist akımın savunucularına göre onarmak ya da tedavi etmek gibi ilkel yaklaşımlar geride kalmalı. Bunun yerine hedef; insanı “yükseltmek”, “artırmak”, onun daha üst bir modeline geçmek........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play