İran ve Hizbullah dengesi
İran’ın Orta Doğu coğrafyasında İslam öncesi dönem de dâhil olmak üzere tarihî süreç içerisindeki siyasi tecrübesinde din unsuru;İran millet ve devlet kimliklerinin inşasında mümeyyiz bir vasıf olmuştur ve dolayısıyla İran’ın stratejik zihniyetinin çerçevesini büyük oranda stratejik pragmatizm belirlese de siyasete tatbik edilmesinin temel parametrelerinden biri hâline gelmiştir. İran devrimi 20. yüzyılın belki de en önemli halk ayaklanmasıdır. 1979 İslam Devrimi ile birlikte İran rejimi, ideolojisini sınırları dışına ihraç etme çabasına girişmiştir. Devrimi ihraç çabalarının birinci amacı, İslami düşüncelerin ve ideallerin yayılması, bu meyanda diğer İslam ülkelerinde benzer devletlerin kurulması; ikincisi ise devrimci İran’ın güvenlik ihtiyacıdır. Bu iki amaç da birbiri ile yakından ilgilidir. İslam devrimi yayıldıkça İran İslam Cumhuriyeti’nin daha güvenli bir çerçeveye kayacağı açıktı. Üçüncü amaç ise daha evrenseldi;“yeni dünya düzeni”nin kurulması ve -bunun gerçek nedeni ne olursa olsun- dışarıdan bakanlar için görülen fotoğraf, İran’ın ilan edilmiş resmî ve ilan edilmemiş pratik siyasetinin birbirinden farklı olduğudur.
Söz konusu nedenle İran, İsrail’e karşı Emel örgütünü kurdurmuş ardından bu örgütün günümüzde Lübnan’da güçlü, hem siyasi yapısı hem de askerî yapısı olan, İsrail’le zaman zaman mücadele eden Hizbullah’a dönmesine destek verdi. Aslında İran ve Hizbullah arasında bir ilişki olduğunu söylemek meseleyi tam olarak açıklamaz. Doğru ifade, Hizbullah’ın İran’a bağlı ve onun emrinde bir örgüt olduğudur. Hizbullah’ın neden........
© Diriliş Postası
visit website