menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin soykırıma karşı kararlı duruşu

24 1
07.05.2024

Türkiye’nin 7 Ekim’den itibaren Gazze’deki katliamın sonlandırılması, taraflar arasında mutlak bir ateşkese varılması, ihtiyaç duyulan insani yardımların ivedilikle Gazze’ye ulaştırılması için verdiği mücadele hepimizin malumudur.

Her ne kadar Türkiye’nin ara buluculuk teklifi İsrail tarafından kabul görmese de Türkiye hem Hamas hem de müzakerelere aracılık eden Katar ve Mısır ile yakın temas içinde kalarak süreci takip etmiş ve her aşamada Gazze’deki durumun normale dönmesi için telkinlerini muhataplarına iletmiştir. Bu esnada ABD ile de istişare içerisinde kalınarak İsrail’in ateşkese zorlanması hususundaki temennilerini iletmiştir.

İsrail’in tüm kırmızı çizgileri aşarak Gazze’de bir soykırıma imza atması ve hiçbir uluslararası kuralı umursamaması üzerine, Türkiye de İsrail’e karşı tavrını sertleştirmiş ve İsrail’in 7 Ekim ve sonrasında yaşananlarla alakalı olarak dolaşıma soktuğu yalanları ve manipülasyonları çürütüp, boşa çıkararak İsrail’in uluslararası toplumu kandırmasına izin vermemiştir.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail’in yarattığı atmosfer nedeniyle tüm dünya Hamas’ı kınamak durumunda kalırken “Hamas bir terör örgütü değildir. Vatanını savunan mücahitlerdir.” sözü gidişatı değiştirmiş ve küresel vicdanı harekete geçirmiştir.

Akabinde ise “İsrail’in bir terör devleti olduğunu ve Gazze’de işlediği soykırım suçu nedeniyle mutlaka yargılanması gerektiğini” söyleyen Erdoğan, belki de Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı soykırım davasının esin kaynağı olmuştur.

Hatta Anadolu Ajansı tarafından bölgede görev yapan muhabirlerin şahitliklerine ve mülakatlarına istinaden hazırlanan “Kanıt” isimli kitap da mahkemeye delil olarak sunulması için Güney Afrikalı yetkililere teslim edilmiştir.

Tüm bu süreçte Gazze’nin ve Filistinlilerin yanında olan Türkiye, İsrail’e yönelik doğrudan yaptırımlar için gerekli koşulların oluşmasını beklemiştir.

Zira hepimizin tahmin edeceği gibi Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanmayan tek taraflı yaptırımlara başvurması hâlinde, İsrail yönetiminin haklı olup olmadığına bakılmaksızın Türkiye’yi ekonomik ve siyasi olarak zora sokacak girişimlerde bulunulması beklenmekteydi.

Ancak Uluslararası Adalet Divanı’nın 26 Ocak 2024’te Güney Afrika’nın başvurusunu kabul ederek İsrail’in soykırım suçlamasıyla yargılanmaya başlanacağı bilgisiyle birlikte bazı ihtiyati tedbir kararlarına hükmettiğini açıklaması ve özellikle 19-26 Şubat 2024 tarihleri arasında “İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin” yapılan danışma görüşü duruşmalarında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 52 ülke ile Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play