Mısır’ın 7 Ekim sonrası değişen İsrail politikası
Türkiye’nin Gazze’de devam eden katliamı durdurmak ve insani yardımların ulaşmasını sağlamak için İsrail’e karşı tedricen artırdığı yaptırımlar sonrasında bazı kişilerin Türkiye’nin bu tavrını eleştirdiğine şahit oldum. Daha bir ay öncesine kadar “Türkiye neden İsrail ile ticareti kesmiyor?” diye racon kesenlerin bu sefer de “Bu kadar sert bir tepki göstermeye ne gerek vardı yahu?” demeleri açıkçası beni çok şaşırtmadı.
Ama hemen bu sözlerden sonra Türkiye’nin de süreci Mısır gibi yönetmesi gerektiğine dair hezeyanları okuyunca, Mısır’ın 7 Ekim ve sonrasında yaşananlardan nasıl etkilendiğini, şimdiye kadar nasıl bir politika yürüttüğünü ve son dönemde nasıl bir tutum değişikliğine gittiğini izah etme ihtiyacı hissettim.
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekiyor ki 7 Ekim’den itibaren bölgede yaşanan gelişmelerden Filistinlilerden sonra en çok etkilenen ülke Mısır olmuştur. Bunda Gazze’ye sınırı olmasının yanı sıra Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah’ın da Mısır sınırında olmasının etkisi büyüktür.
Dolayısıyla Mısır’ın istese bile Gazze’de olanlardan kaçma şansı olmamıştır. Kaldı ki Mısır’ın da sürecin başından beri kâh tarafsız bir ara bulucu olarak kâh İsrail ile ilk barış anlaşması imzalamış bir Arap ülkesi olarak hep taraflar arasındaki müzakerelerde bulunduğunu ve bir an önce Gazze’deki durumun normale dönmesi için uğraş verdiğini müşahede ettik.
Aslında Mısır’ın Gazze’deki ateşin sönmesini istemesinin birçok sebebi var. Ama bunu Filistinlileri çok sevdiği ve onları korumak için istediğini iddia edecek kadar gerçeklerden kopuk ve romantik değilim. Zira bölgedeki diğer Arap ülkelerinin olduğu gibi Mısır’ın da kendi bekasını ve çıkarlarını düşünmek durumunda olduğunu anlıyoruz.
Hatırlanacağı üzere İsrail’in Gazze’ye yönelik kara harekâtını başlattığı günlerde, İsrail ve ABD menşeli gazetelerde Gazze’nin geleceğine dair tasavvurlar yayınlanmaya başlamıştı. Daha ortada hiçbir şey yok iken savaştan sonra Gazze’yi kimin yöneteceği, Gazzelilerin nereye gönderileceği ve Gazze’de nasıl bir yönetim kurulacağı gibi uçuk kaçık planlar sızdırılmıştı.
Bu planların bazılarında Gazze’de yaşayan yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin büyük bir kısmının Sina’ya yerleştirilmesinden bahsediliyordu. Hatta bunun karşılığında Mısır’ın dış borçlarının kapatılacağı ve IMF ile Dünya Bankası aracılığıyla düşük maliyetli ve uzun vadeli krediler sağlanacağı dillendiriliyordu.
Bazıları bu ahlaksız teklifleri çok cazip bulsa da nihayetinde Mısır yönetimi bu söylentilere kulaklarını tıkadı ve bir an önce ateşkes sağlanması için ara buluculuk çabalarına devam etti. Bu sayede 24 Kasım’da başlayıp 1 Aralık’ta sona eren insani ateşkes ve........
© Diriliş Postası
visit website