menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kırım Tatarları ve tarihi gerçekler; sorular ve cevaplar

33 0
03.05.2024

Mayıs 2024 tarihi itibariyle sorular ve cevapları…

1- Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarının ardından 2014 yılında Rusyanın Kırım'ı ilhak ermesiyle birlikte Kırım meselesi Türkiye'nin gündemine tekrar girmiş oldu. Bu tarihi kırılmayla ilgili olarak konumuza giriş yapalım.

- Kırım, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu zengin tarihi içerisinde yalnızca Türkler için değil aynı zamanda Ruslar için de oldukça büyük öneme sahip bir toprak oldu. Uzun yıllar boyunca Türk toprağı olan Kırım yarımadası, Rus Çariçesi Yekaterina’nın Kırım’ı almasıyla birlikte bu bölgede Rus hakimiyeti başladı ve bugüne kadar devam etti.

Rusya İmparatorluğu’nun Bolşevik Devrimi ile sona ermesinin ardından uzun süre Sovyetler Birliği toprağı olarak hayatına devam eden Kırım, SSCB’nin dağılmasının ardından 23 sene boyunca bir Ukrayna dönemi geçirdi. Bu dönem zarfında Anavatanımız Kırım’ı defalarca ziyaret etme şansı buldum. Hatta yarımadanın tamamını dolaşıp, saha çalışması neticesinde yazdığım 2 farklı kitabım da bulunuyor. Bu kitaplara bir yenisini eklemeyi de planlıyorum.

Kamuoyunun da bildiği üzere 2014 yılında Kırım’da bir referandum tertip edildi. Bu referandumun ardından yarımada halkı, önce bağımsızlık ilan etti. Ardından da Rusya Federasyonu’na katılım talebinde bulundu. Kremlin, bu talebi onayladı ve yarımada, Kırım Cumhuriyeti adıyla Rusya Federasyonu içerisine dahil oldu. Bu süreç zarfında da anavatanımızda bulundum. Referandumu yerinde takip ettim.

O günlerde gerek Rus gerek Türk gerekse Batı medyasına verdiğim demeçlerde de göreceğiniz üzere Kırım’da 10 sene önce gerçekleşen bu referandumun demokratik bir şekilde düzenlendiğini dile getirdim. Aradan geçen süreçte bu fikrimde değişen bir husus bulunmuyor.

O günlerde gerçekleşen referandumu “göreceli olarak” tanıdığımızı belirttim. Bu beyanatımı yaptığım anda Türk ve Ukrayna kamuoyunda bazı tartışmalar yaşandı. Buradaki beyanatı, şahsım adına değil; öncülüğünü üstlendiğim ve başkanlığını yürüttüğüm Kırım Tatar STK’larına üye olan dava arkadaşlarımla birlikte gerçekleştirdiğim istişareler sonucunda yaptım.

Kırım’da 10 sene önce gerçekleşen referandum sonrası Türkiye’de çeşitli tartışmalar sürdü.

Türkiye, o günden beri dünyanın birçok ülkesi gibi referandumu ve Kırım’ın Rus toprağı olduğunu resmi olarak kabul etmiyor. Kırım’ın Türkiye Cumhuriyeti tarafından resmi olarak kabul edilmemesi demek, Türkiye’de yaşayan milyonlarca Kırım Tatar etnik kökenli vatandaşın bireysel olarak anavatanla bağlarını bir anda koparacağı anlamına gelmiyor.

Biz de bugün Türkiye’de yaşayan Kırım Tatarları olarak anavatanımızla bağlarımızı koparmak istemiyoruz.

2- Rusya'nın tezi Kırım'da, Kırımlılar'dan sonra en çok Ruslar'ın yaşadığı. O yüzden Ukrayna'nın elinden alıp, kendi topraklarına kattı. Bu doğru ve geçerli bir sebep midir?

Soruyu daha açmak gerekirse; DW'de 2014’de yayınlanan bir haberde, Kırım nüfusunun yüzde 15'i, kendilerini kültürel açıdan Sovyet olarak nitelendiriyor. Ankete katılanların yarısından çoğunun kendini kültürel olarak Rus gördüğü aktarılıyor. Kendini Ukraynalı görenlerin oranı yüzde 8’de kalıyor.

Oysa Türkiye'de ise Kırımlılar'ın Rusya'yı istemedikleri ve düşman gördükleri üzerine bir algı var. Medyadaki haberler ve makaleler; okuyabildiklerimiz bu algıyı besliyor. Bu çelişki hakkında neler düşünüyoruz.

- Kırım yarımadası üzerinde birçok etnik nüfus yaşamaktadır. Bunların en büyük çoğunluğunu Ruslar oluşturuyor. Rusların ardından etnik nüfusun büyüklüğüne göre: Ukraynalılar, Kırım Tatarları, Bulgarlar, Ermeniler, Almanlar, Rumlar, Karaimler, Kırımçaklar ve diğer birçok halklar yaşıyor.

Kırım nüfusu, kültürel açıdan kendini Sovyet olarak tarif etmiyor. Kırım nüfusu kültürel açıdan kendisini ait olduğu etnik nüfusla birlikte “Kırımlı” olarak nitelendiriyor. Kırımlı sözü, Sovyetler Birliği zamanında ortaya çıkan RusçaKırımçan” sözünden geliyor. Bunun tercümesi zaten Kırımlı demektir.

Kırım yarımadasında yaşayan halklar, Ukrayna hakimiyetindeki 23 yıllık süre boyunca pek de dostane şekilde bir arada yaşamadılar. Ukrayna, anayasal olarak kendini “Ulus Devleti” olarak nitelendiriyor. Ancak işin reel boyutu bunun tam tersi olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü, 1991 ile 2014 yılları arasındaki Ukrayna hakimiyeti altındaki süreçte Kırım yarımadasında Ukraynalı olmayan nüfuslara, yani hem Ruslara hem de bize Kırım Tatarlarına hiçbir hak tanınmadı.

İstediğimiz haklar nelerdi?

Öncelikle ana dilde eğitim hakkıydı. Bu hak verilmedi. Yeni camiler inşa etmek istedik. Bu hakkı da tanımadılar. “Körfez ülkelerinden ve Afganistan’dan gelen aşırılıkçı dini örgütlerin yarımadaya gelişlerine engel olun, gençlerimizi zehirliyorlar” dedik. Dinlemediler. Üstelik bu terör örgütlerinin, özellikle Hizbut Tahrir terör örgütünün yarımadada yaygınlaşmasına ön ayak oldular.

23 yıllık Ukrayna hakimiyetinin ardından gerçekleşen referandum sonrası Rusya’ya bağlanma sürecinin akabinde Rusya’yı istemeyenler yok muydu?

Vardı.

Bunlar kimlerdi?

İşte tam da bahsettiğim süre boyunca yarımadadaki Ukraynalılar dışındaki kimseye haklarını vermeyenler, mevzubahis aşırılıkçı örgütler ve terör örgütleri ile birlikte onlarla iltisaklı olanlar ve tabi son olarak bu düzen çarkından nemalananlar.

Ortada bir çelişki olduğunu düşünüyorsak, ki ben öyle düşünmüyorum, bu çelişkinin temel sebebi, kamuoyunun yanlış bilgilendirmesi olabilir.

3- Türkiye'deki bazı Kırım Türkleri Vakıf ve Dernekler, bizi Rus taraftarı olmakla suçluyor. Peki biz onları nasıl görüyor ve nasıl........

© Dikgazete.com


Get it on Google Play