menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Tatar’ adı hakkında gerçekler

43 6
12.05.2024

Tatar” kelimesini, M.S. 732 yılında dikilen Kültigin Anıtlarında görmek mümkündür. Genelde eski Türk anıtlarının büyük bir bölümü, bugünkü Moğolistan Halk Cumhuriyeti sınırları içinde, eski Sovyetler Birliğine mücavir mıntıkada bulunmaktadır. Orhun Suyu'na olan yakınlıklar dolayısı ile, bilimsel çevrelerde Orhun Anıtları olarak bilinirler.

Tatar adı, Türk tarihinin yazılı eserlerinde ilk kez Kaşgarlı Mahmut tarafından kullanılmıştır. Bu tarihi kitapta; “Tatar, Türk'ten bir ildir ve Türk boylarından biridir” şeklinde yer almaktadır.

Bu isim, tarihte Türk ve Moğollar arasında boy adı olarak sık kullanılır. Ancak tarihi metinlerde rastlanan Tatarların aslen Türk mü, yoksa Moğol mu oldukları tarihçiler tarafından sürekli tartışılmaktadır.

Tatar kelimesi, farklı zamanlarda farklı anlamlarda kullanılmıştır. Yüzyıllardır Ruslar, Doğu Avrupa'da yaşayan Türk asıllı bütün Müslüman halkları tanımlamada bu kelimeyi kullanmıştır. Fakat tarihi anlamda Tatar adı, XIII. yüzyılda Rusya'yı ele geçiren Moğol ordusunun çoğunluğunu oluşturan Kıpçak Türk kabileleri için kullanıldı. Şimdiki Rusya, dönemin Moğol İmparatorluğu'nun Cuci Ulusu ve Altın Ordu olarak bilinen “Batı Kanadı oluşturmaktadır.

Moğol İmparatorluğu’nun diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da hükümdarlar Cengiz Han'ın neslinden geliyordu. Fakat rejimdeki Türk unsurunun kuvvetli olması nedeniyle, XIV. yüzyıl başlarında Altın Ordu, Türk etkisine daha fazla dayanamayıp, gerçekten Türk devleti haline geldi. Büyüklüğüne rağmen Altın Ordu, kabile ittifaklarına dayanan siyasi yapıyı devam ettirdi.

Neticede başlangıçtan itibaren gruplar, yeni “Ordu” veya “Koloni”ler oluşturmak üzere bölünüp, ayrıldılar. Kırım Tatarları, Nogay Tatarları ve Polonya Tatarları buna örnek gösterilebilir. Bu genişleme ile “Kıpçak Tatar” unsuru, modern Polonya’nın sınırlarından Pamir Dağı eteklerine, Karadeniz'den Sibirya’ya kadar uzanan geniş bir alana yayılmış oldu. Bu grupların her birinin tarihi, kendine özgü bir seyir çizgisi takip etti ve bazıları zamanla yeni etnik isimler kazandılar.

Tarihçiler tarafından Kırım yarımadası ve kuzeyindeki geniş bozkırlar, en az 1500 yıllık bir Türk yurdu olarak kabul edilir. M.S. 374 yılından itibaren bu bölgeye gelen Hunlar'dan sonra, birbiri peşi sıra intikal eden Türk kavimleri, burada sayısız devlet kurmuş ve birbirleriyle karışarak irili ufaklı siyasi birlikleri oluşturmuşlardı.

Orta Asya'nın geniş bozkırlarından gelen Türk boylarının bir kısmının Balkanlara gelmesine rağmen, önemli bir kısmı Kırım'da kalmıştır. Kuzeydeki steplerden “Orkapı” denilen dar bir boğazla ayrılan Kırım Yarımadası, Türk topluluklarının sığındığı ve yerleştiği emniyetli bir bölge olmuştur.

Kırım'da devlet kurmuş........

© Dikgazete.com


Get it on Google Play