21 Mayıslar devam ediyor…
İnsan genlerinin bir hafızası vardır. Genler, simanızı, saç renginizi, boyunuzu, hastalıklarınızı, kan grubunuzu taşır. Aynı zamanda huy ve davranışları, atalarınızın yaşadığı ve unutulursa hayati tehlike oluşturacak büyük travmaları taşır. Bundan sebep derler ki; “dedesine çekmiş”, derler ki; “bu sülalenin huyu böyle”!..
Peki dedeniz, nineniz 300 yıl süren büyük bir savaşın, açlığın, korkunun, zorbalığın içine doğduysa?
300 yıl dedeniz, dedenizin dedesi ve onun dedesinin dedesi, yanan tarlalarının ortasında kaldı, evi basıldı, çocukları çalındı, vebadan koleraya salgın hastalıklara tutuldu, düşman süngüsünün ucunda evlatları, sürekli bir hayat mücadelesi verdiyse?
Genler bunu kaydetmeyebilir mi?
İşte Çerkeslerin adetlerinde, alışkanlıklarında, tepkilerinde, huylarında, hatta biraz dikkatle bakarsanız göz bebeklerinde en mutlu günlerinde bile bütün bu acıların, yaşam mücadelesinin genetik hafızaya bıraktığı izleri görürsünüz.
Kafkasyalılar büyük bir istilacı güce yüzlerce yıl direndikten sonra savaşı kaybettiler. Kimseye saldırmamışlardı, hiç kimsenin yurdunu işgal etmemiş, başkasının olanda hak iddia etmemişlerdi. Fakat emperyalizm böyledir. Bunu Filistin’de, Doğu Türkistan’da görüyorsunuz.
Daha güçlü olan hak iddiasıyla yerli halkı katlederken, aç bırakırken, işkence ederken, yurdundan, geleneğinden,........
© Dikgazete.com
visit website