Yanlış ezbere dayanan yanlış tarih
Makalenin amacı, birçok yer adının birden çok olması sebebiyle tarihte zikredilen birçok yer adının yerlerinin yanlış olduğu hakkında yaklaşık 15 yıldır uyarı yapmamıza rağmen hâlâ yanlış yerlerin esas alındığı hakkındadır. “Her yeni belge ve bulgu tarih bilgimizi değiştirebilir”. Eğirdir Gölü geçmişte Hoyran ve Eğirdir olmak üzere iki ayrı göldü; iki göl arasında suları Hoyran’dan Eğirdir’e [kuzeyden güneye] doğru akan ve tarihte birçok adı kaydedilen ağzı kaynağına yakın büyük, derin bir ırmak ile birçok kent vardı.
Anayol [Kıral Yolu], iki göl arasındaki bu ırmağı Kemer Boğazı’nda Yenice Köyü Köprüsü adlı bir köprüden geçerdi. Bu nehre Marsyas ve Orgas adlarında iki ırmak karışırdı. 500 yıl önce iki göl birleşmiş ve tarihin birçok izi silinmiştir. Bu olay bilinemediği için, zikredilen ırmaklarla buradaki birçok kent yanlış bilinmiş ve yaklaşık 150 yıldır ortalıkta yanlış bir tarih anlayışı dolaşmaktadır.
Açar Kelimeler: Efes, Sart, İzmir, Nimfea, Karia, Lydia, Bergama, Edremit, Kyzikos, Troas, Kaikos
Beyşehir Gölü de geçmişte Kıreli [Koralis] ve Beyşehir [Trogitis] gibi iki ayrı göldü ve Eğirdir Gölü gibi iklimin değişmesiyle iki göl birleşmiş ve bugünkü hâlini almıştı. Özet metinde de zikrettiğim gibi, 2009 yılından beri Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki değişimi muhtelif makalede yazdım; Bilgitoyunda [Sempozyum] tebliğ sundum, ama tarih ve coğrafyacı bu gerçeğe gözlerini kapamakta ve hiçbir şey olmamış gibi hareket etmektedir. Devlet kurumlarımız ve Üniversitelerimiz de derin bir uyku hâlinde, bu yanlışlıklara maddî ve manevî destek sağlamaktadırlar.
Bu yanlışlıklara sebep büyük nispette, ülkemizde 50 yılı aşkın araştırma yapan, birçok makale ve Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı ünlü eseri yazan Vilyım Remsi [W. M. Ramsay] başta olmak üzere Batılı araştırmacılar ve onların izinden çıkmayan bilim adamlarımızdır. İşin acı tarafı bu hataların, Erbakan Hoca’nın Millî Görüş geleneğinden gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 yılı aşkın iktidarları döneminde de artarak devam ediyor olmasıdır. Bunların başında Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy gelmektedir. Sayın Bakan, fakir halkımızın paralarını yanlış kazılara akıtmakla övünmekte ve kazıların aralıksız devam edeceğini söylemektedir.
Hâlbuki Vilyım Remsi, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” ve “Tam Bizans manasiyle Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait şehirlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemiyeceğim”. İslâm coğrafyacıları doğru bilgi vermelerine rağmen “Arap coğrafyacıların arzettiği güçlüklerden biri de yol diye gösterdikleri harikulâde zikzaklardır ve kendilerinden istifade etmek hemen hemen imkânsızdır” diye, eserinin yanlış olabileceğine dikkat çekmiştir (Remsi, 1960: 106, 111, 257 açık.3).
Evet, onun eseri hatalarla doludur. Buna rağmen onun eseri kaynak alınarak, makale ve kitaplar yazılmakta, bu makale ve kitaplar, TTK ve diğer kurumlar tarafından basılmakta ve yanlış kazılar desteklenmektedir. Aslında bilim adamlarımız ve kurumlarımızın görevi, Cumhurbaşkanımızı doğru bilgilendirmek değil midir?
Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden olay, genç tarihçi dostum M. Emin Özçelik’in gönderdiği Murat Keçiş ile Refik Baykara’ya ait [Nisan 2024 tarih, cilt 88, sayı 311, s. 81-110] Belleten Dergisinde çıkan “Menteşâ Emîrliği’nin İbtidâsı ve Menteşâ İmlâsı” adlı makaledir. Murat Keçiş ile on yılı aşkın tanışırım. Bazı hususları kendilerine sorarım. Makale yanlışlarla doludur.
“Menteşe Şeceresindeki Eblistan Kimdir?” adlı makale, bu konudaki en son çalışmam olup, makalede Murat Beyin bütün sorularına cevap var. “Danışan dağları aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış”. Danışılmak için illâ akademisyen mi olmalı? Hâlbuki ben çok iyi biliyorum ki, tarihçi, tarihçi coğrafyayı bilmeden, hiçbir arazi çalışması yapmadan, ezberlenmiş yanlışlara göre makaleler yazmaktadır. Kaynakta zikredilen isimleri, bugünkü isimler sanmaktadır. Şimdi ben bunların tarihle ilgili olanları hakkında bazı misaller vereceğim:
1. İslâm coğrafyacılarının atası sayılan İbn Hordazbih [820?-912] ile el-İdrîsî’nin [1100-1166] eserleri, aradan 100 yıl geçmesine ve 206 üniversiteye rağmen hâlâ tenkitli yayınları yapılmamıştır. Bizim tarihçi kulağını tersten gösterircesine Fransızca çeviri ve isimlerin Fransızca telâffuzlarını esas almakta ve hata yapmaktadır. İşin bir diğer acı tarafı da, bu iki coğrafyacının verdikleri yollar da, hâlâ araziye tatbik edilebilmiş değildir. Biz bu yolları 2013’te araziye tatbik ettik, ama Batılı [Fransız, Alman, İngiliz] olmadığımız için bize itibar yoktur.
2. Mad. 1’de açıkladığım gibi Herodotos’un zikrettiği Kıral Yolu [Anayol] güzergâhı da hâlâ bilinmez veya yanlış bilinir, ama buna rağmen harıl harıl yanlış makaleler üretilmeye ve kurumlar tarafından desteklenmeye devam edilir.
3. Eğirdir, Uluborlu, Yalvaç ve Şarkîkaraağaç Firikya’da; hatta Küçük Firikya’da [Yukarı Firikya, Kutsal Firikya, Firikya Epiktetos] bulunmasına rağmen Türk tarihçisi, burayı Hıristiyanlarla anlaşmışçasına Pisidia’da gösterir ve her tarafa Pisidia Antiocheia bilgilendirme levhaları konulur. Papaz Arundell bile Yalvaç, Firikya’da bulunur derken, bize ne oluyor da Pisidia diyoruz? Bu yetmiyormuş gibi “Pisidia Metropoliti” tayin edilir; ayin yapılır; ISUBÜ senatosu Pisidia adını onaylarmış gibi, maksatlı olarak Pisidia Antiokheia denilen bu ören yerinde toplanır? Küçük Firikya ile Pamfilya arasında kalan ve Türk-Yörük yurdu Toroslarda [Pisidia Bölgesi] ne zamandan beri -bizim bilmediğimiz- Hıristiyan Ortodoks Türk vatandaşı var da, Papaz Sotirios Trambas Pisidia Metropoliti tayin ediliyor? [bk.Ek.1].
4. Askerî temalar [Thrakesion, Neokastra] ve coğrafî bölgeler [Asia, Anatolikon, Mysia, Hellespontus, Yukarı Firikya, Kutsal Firikya, Küçük Firikya, Firikya Epiktetos, Lykia, Lukkalar, Avâsi/Kurtlar Sancağı] yanlış bilinmektedir.
5. İkinci isimler: Tarihçi, bazı isimleri bugün bilinen şehirler sanmakla büyük bir yanılgıya düşmüştür. Antakya ve Laodikya nasıl birden çoksa Efes, Ayasluk, İzmir, İznik, Tralleis, Bergama, Edremit, Alaşehir, Bursa, Kibotos, Sardes, Phokai, Aigai ve Ainos şehirleri de birden çoktur. Bir şehrin ve bir ırmağın birden çok adı olabiliyor. Barla’nın Tralleis, Neutroja, Sart; Yalvaç’ın Antakya, Alaşehir, Küçük Atina; Eğirdir’in Denizli, Lâdik, Laodikya, Akrokos, Lykia, Felekiyye, Felekbâr; Apameia’nın Myria, İzmir, Magnesia ve Tantalos. Uluborlu’nun Ammûriye, Amorion, Sozopolis, Becene, Apollonia; Uluğbey’in İlegüp, Lampe, İznik, Mikra İznik, Nymphaion [Nimfea], Dristra, Dorostolon, Plyristra; Gaziri köyünde [Yalvaç-A. Tırtar] Edremit, Gaziri Adasındaki Akçakilise’nin Bergama, Aspra, Apros; Gelendost-Afşar’da Kyzikos; Gelendost-Ayapa Hüyük yanında Apasa [Arzava, Efes, Ayasluk] var. Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki nehrin Menderes; Skamandros, Kaystros, Halis, Sangarios, Euros, Ebros, el-Battal, Tearos ve bu nehrin ağzındaki Ainos’un Limenopolis, Phokai, Aigai, Afsaka ve Tripolis [Derebol] gibi adları var. Denizli, Gelendost-Eğirdir arası ve Konya-Hüyük-Göçeri köyü olmak üzere üç Honas var. Bu misalleri pekâlâ çoğaltabiliriz.
6. Yanlış kazılar: Amorion-Uluborlu, Pessinus-Kötürnek veya yanı, Apameia-Barla-Boyalı önü; Truva- Kemer Boğazı şarkında bulunduğu için Amorion, Pessinus, Apameia ve Truva kazıları ile Selçuk-Efes suyolu işi külliyen yanlıştır. Yanlış kazılara izin verip destekleyen ve Selçuk-Efes’e bir suyolu yaptıran Kültür ve Turizm Bakanlığı bu kazılardan sorumludur. Aigai kazılarının da yanlış olduğuna dair bir makale yayınladım.
7. 3.1-1097 Haçlılar İznik’i........
© Dikgazete.com
visit website