Ramazan Topraklı İlyada Destanı, Coğrafî değişim ve Truva -Homer’s Iliad, Changing Geography and Troy-
Har.2. Asya Eyaleti Haritası, Eğirdir ve Beyşehir Göllerindeki Coğrafî Değişim, Küçük Firikya (Mikra Phrygia), Lykaonia.
Bu makalenin amacı Homeros’un İlyada destanında geçen Truva, Akhalar ve diğer bazı isimleri coğrafî değişim ışığında tartışmaktır. Eğirdir Gölü, tarihte Eğirdir ve Hoyran olmak üzere iki ayrı göldü ve iki göl arasında suyu bol, derin ve yaklaşık 15 bm boyunda bir ırmak vardı.
Tarihî Anayol (via regia), bu ırmağı iki göl arasındaki Kemer Boğazı’nda, Yenice Köyü Köprüsü’nden geçmekteydi. Yaklaşık 500 yıl önce iklimin değişmesiyle göl suları yükselmiş; iki göl birleşmiş; iki göl arasındaki ırmak, köprü ve birçok kent göl suları altında kalmış ve tarihin birçok izi silinmiştir. Bu değişim bilinemediği için tarihî coğrafya değiştirildi; Kemer Boğazı (Hellespontus) civarındaki birçok isimle birlikte Truva da Çanakkale Boğazı civarına taşındı.
Son yıllarda kurak bir dönem geldi, göl seviyesi 919.00 metreden 914.50 metreye düştü ve göl altından eski kent kalıntıları çıkmaya başladı. Göl seviyesi bir metre daha düşecek olursa, Eğirdir Gölü, batimetrik haritaya göre tekrar ikiye ayrılacaktır.
Açar Kelimeler: İlyada Destanı, Coğrafî Değişim, Truva, Yeni Truva, Barla, Hellespontus, Kemer Boğazı, Eğirdir Gölü
The aim of this article is to discuss Troy, Achaeans and some names, like Troy, Achaeans and Hellespontus, mentioned in Homer's Iliad in the light of geographical change. Lake Eğirdir was historically two separate lakes: Eğirdir and Hoyran. Between the two lakes there was a deep, water-rich and approximately 15 km long river. The Historical Main Road (via regia) crossed that river through the Yenice Village Bridge at the Kemer Strait, located between the two lakes. About 500 years ago, with the change of climate, the lake waters rose and two lakes united. Then, the river, bridges and many settlements between the two lakes were submerged by the arisen waters and many traces of history were erased. Since this change is not known, the historical geography can not be known too. By the time, along with many other names, Hellespontus and Troy were also moved to the area around the Dardanelles. In recent years, due to the dry climate, the lake’s level has dropped from 919.00 meters to 914.50 meters, causing the ruins of some old settlements to emerge from under the water. According to the batymeric predictions, should the lake level drop another meter, the Lake Eğirdir shall be divided into two again.
Keywords: Homer’s Iliad, Changing Geography, Troy, New Troy, Old Tralles, Hellespontus, Kemer Strait, Eğirdir Lake
Bir zaman Dünya duruyor, Güneş onun etrafında dönüyor dedik. Daha sonra Dünya’nın döndüğü anlaşıldı. Hatta Dünya hem kendi ekseni etrafında, hem de Güneş etrafında dönüyordu.
Bir zaman cisimlerin parçalanamaz en küçük parçasına atom dedik. Daha sonra atom parçalandı. Aynı bunlar gibi bugüne kadar olan tarih ve coğrafya çalışmaları da, yanlış bir Eğirdir Gölü kabulü üzerine bina edildi ve sonunda yanlış bir tarih ortaya çıktı.
Bu hatalardan birinin de Truva olduğunu düşünüyorum. Çünkü Truva’nın yerine 153 yıl evvel Şliman (Heinrich Schliemann) kendi karar verdi; konu hiç tartışılmadı; geçen zaman içinde Truva, sanki bir kaziye-i muhkeme oldu. O, Eğirdir Gölü batısındaki Akhalar’ın, bugünkü Yunanistan’da bulunduğu yanlış varsayımına göre hareket etti.
1097 yılı Haçlı seferinde Selçuklu, Bursa-İznik, Eskişehir, Bolvadin, Eğirdir, Barla, Senirkent-(Küçük) İznik ve Yalvaç’ı (Küçük Antakya: Alaşehir) kaybetti; Çay ve Yalvaç’ın şarkına atıldı.
Selçuklu kaybettiği bu yerleri geri alabilmek için Şarkîkaraağaç ile Uluborlu arasında yaklaşık iki asır mücadele etti. Bu mücadele sırasında zikredilen isimler, hatalı olarak mevcut İzmir, Balıkesir ve Çanakkale civarında arandı. İmparator Aleksios zamanı (1081-1118) Selçuklu-Bizans mücadelesinde zikredilen Khersonnesos- Kemer Boğazı’nın batı yakası; Hellespontus- Kemer Boğazı; Santabaris- Afyon; Amorion- Uluborlu; Lopadion Senirkent- Akkeçili; Poimanenon Senirkent- Kayaağzı; Lampe, Nimphaion ve Küçük İznik- Senirkent-İlegüp; Zompe (Zompos) ise Kemer Boğazı’ndaki ırmak üzerindeki köprüdür.
Kemer Boğazı’nın şarkında ikinci bir Abydos, Yalvaç-A. Tırtar köyünün bulunduğu yerde ikinci bir Edremit ve yanındaki Gaziri’de de ikinci bir Bergama vardır. Gelendost-Kiremitli Burun önü- Efes; Apameia- İzmir; Yalvaç- Alaşehir (Filadelfia); Eğirdir- Laodikya/Lâdik; Barla- Sardes gibi ikinci kentler var. Kotoiraikia, Kiminas, Aorata ve İpsos biraz değişiklikle Kötürnek, Yalvaç-Gemen, Şarkîkaraağaç-Oras ve Köke köyü- İp kuyusu oldu (Har.1). Remsi ve tarihçi, coğrafî değişimi bilmediği için bu isimleri Çanakkale ve Balıkesir bölgesine taşıdı. İki misal vereyim:
1- Norman lideri Tancred, İmparator’a uğrayarak Fransa’ya gitmek için 1112 yılında Pamphylia körfezini geçti; ardından denizde gitmekten vazgeçti ve imparatorun bulunduğu Khersonnesos’a doğru ilerleyip, Hellespontus’u geçti ve imparatorun yanına geldi (Anna, 1996: 447-448). Tancred, imparatorun o sırada Gelibolu’da bulunduğunu nasıl bildi? Farz edelim bildi. Gelibolu’ya kadar gemiyle devam etmek varken, niçin kara yolunu seçti? İmparatorun, Gelibolu gibi Türklerin olmadığı bir yerde ne işi var? Anna, deniz yolunu güvenli bulmadığı için der ama inandırıcı değil. Doğrusu şöyle: Tancred, Antalya (Side) limanına gelmiş, orada imparatorun Kemer Boğazı’nda bulunduğunu öğrenmiş ve bundan sonra Roma askerî yolu ile Beyşehir’e, ardından da Kıral Yolu’nu takiple Kemer Boğazı’nı (Hellespontus) geçmiş ve Senirkent-Karababa’da (Khersonnesos) bulunan imparatora gelmiştir. Ardından da Roma askerî yolunu takiple İstanbul üzerinden Fransa’ya gitmiş olmalıdır.
2- VI. Mithridates, Firikya’ya doğru yönelip, İskender’in mola verdiği yerlerde konakladı. O, Romalıların elindeki Firikya’nın geri kalanına, Mysia’ya ve Asia’ya saldırıya geçti. (İki göl arasındaki) Menderes üzerindeki Magnesia’dan (Apameia) geçip, Efes ve Mitylene’ye (Eğirdir yanı) vardı (Yıldız, 2012: 163). O, depremde yıkılan Apameia’ya para yardımı yaptı. Oradan Tralles (Barla) ve Laodikya’ya (Eğirdir) geçti. Sulla, Mithridates’e karşı kazandığı zafer sonrasında Troas Bölgesi’ndeki Dardanos kentinde Dardanos antlaşması yaptı (MÖ 85) (Yıldız, 2012: 109).
Olayı Yıldız’dan böyle özetledim. Mitylene’den Çaka Bey dolayısıyla da bahsedilir (Anna, 1996: 230). Firikya Mysiası ifadesine göre ikinci bir Mysia olabilir (Yıldız, 2012: 128, 141). Coğrafî değişim bilinmediği için İskender ve Manlius Vulso, Dinar, Afyon, Gordion şeklinde hatalı yürütüldü.
Hâlbuki onlar Dinar, Uluborlu, Kelene/Kelainai (Kemer Boğazı), Şarkîkaraağaç (Anaboura solu), Beyşehir yanı, Gevele/Kaballum, Ilgın ve Gordion şeklinde yürüdüler. Mithridates de bu yolu tersine yürüdü; Asya’ya ve Kemer Boğazı yanındaki Apameia’ya geldi. Yıldız’ın “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi” adlı doktora tezine bir eleştiri yazıma bakınız (Topraklı, 2023e).
Konsül Sulla ile Kıral Mithridates, Asya eyaletinde ve Kemer Boğazı civarında savaşıp, Troas bölgesindeki Dardanos’ta bir antlaşma yaptılar. Dardanos, Kemer Boğazı civarında mı, savaş bölgesinden çok uzak ve sapa bir yerdeki Çanakkale’de mi aranır? O günün iki süper gücü olan Roma ve Pontus, bir antlaşma yapmak için 600 bm uzaktaki bir Dardanos’a giderler mi? Roma ile Selefkos, MÖ 189’da nasıl, Kemer Boğazı yanındaki Apameia’da antlaşma yaptılarsa, bu antlaşma da Kemer Boğazı yanındaki bir Dardanos’ta yapılmış olmalıdır.
11 Şubat 2016’da; “Truva savaşı ve yeri hakkında yeni düşünceler” başlığı altında şöyle dedim: [1- İlyada’da çok sık söz edildiği için meşhur olan Scamander (Σκάμανδρος), Anna ve Pahimeris’e göre Eğirdir ve Hoyran gölleri arasındaki nehirdir (Anna, 1996: 449; Pahimeris, 2009: 90-91). 2- Ben, bir zamanlar Asya'da [eyalet] dövüşerek, akınlar yapan, ama deneyimsizliğinin kurbanı olup, ünlü Alexandros Kabalikos'ça tutsak edilmiş olan o genç adamım (Anna, 1996: 232). 3- “Gerçek anlamda Asya’nın içinden geçerek ilerlediler” (Anna, 1996: 451). Bilge Umar, açık. 6’da: “İliada Il, 461'de, Kaystros boyundaki çayırlardan Asia çayırları söz edilmesi dolayısı ile o yöreyi kasdediyor” der; ama Anna’nın dediği “gerçek anlamda Asya”, Şarkîkaraağaç, Nudra ve Çavundur yerleşimleri arasındaki bölge, Kaystros boyundaki çayırlar ise, iki göl arasındaki ırmak yanındaki çayırlardır. Çünkü Kaystros, Küçük Menderes değil, iki göl arasındaki ırmağın diğer adıdır (bk. Har.1).
Bu üç mühim husus, beni, düşünmeye sevk etti: İkinci bir Skamandros ve ikinci bir Kaystros mu var, yoksa Truva’nın yeri de mi yanlıştır? Truva’yı Çanakkale’de gösterenlerin delilleri nedir diye kendi kendime sordum. Çünkü Boğaz, Deniz, Sparta, Scamander, Kaystros, Anayol vs. bunların hepsi, Eğirdir Gölü çevresinde de var.
Eğirdirli gezgin, “Eski Yunanîler devrinde, yâni Herakli’nin yaptıkları Truva harbinden sonra, kable’l-milâd bin yüz seksen dörtte, Mora şibh-i ceziresinin Mesenya, Sparta, Agras, Amanos kasabalarından Anadolu’ya hicret eden Rumlardan Spartalılar bu mevkie yerleşti. Agraslılar, mülga Ağros nahiyesinin bulunduğu mahalle, Mesanyalılar Eğirdir’e karîb Sevinçbey ovasındaki Miskinler beline, Amanoslular keza kaza-yı mezkûr mülhakatından ve elân Anamos Ortası tabir edilen araziye yerleşip her fırka eski memleketlerinin isimleriyle beraber karye teşkil etmişlerdi. Roma müverrihlerinden Istrabon’un (MÖ 64-MS 24) Africya akvâmı kâmilen Avrupa’dan gelmişlerdir diye yaptığı vukufsuzca iddiasına delil tutmak istediği bu, bir avuç Ervamdır (Rumlar). Muhâcirîn-i merkûmenin bu mevkie ilk defa tesmiye ettikleri Sparta kelimesi, zamanın tesiri ve Anadolu sekenesinin her kelimeyi elifle anması neticesinde “Isparit”e çevrilmiştir” (Süleyman Şükrü, 2013: 53) der.
1159’da Isparta adı, Sarapata Mylonos (Kinnamos, 2001: 143); Sarapata (Deguignes, 1756: 44); 1204 İbn Bîbî ve 1332 İbn Battuta'da Sparta kaydedilmiştir. Biz Kötürnek köyü olarak, Isparta için “İsparta”, kibrit için de “isbirte” derdik.
Homeros’un İzmirli olduğu söylenir. Söz konusu İzmir, bugünkü İzmir mi, yoksa Çaka Beyin yaşadığı Eğirdir Gölü altında kalan Barla önlerindeki İzmir mi, tam belli değil. İzmir, 3. Midas’ın (MÖ 738-696) başşehri Kemer Boğazı’ndaki Kelene’ye 7 bm mesafededir. Skamandros, Marsyas ve Orgas, hepsi de Eğirdir Gölü civarındadır. Amorion (Uluborlu), göle çok yakındır.
Ertuğrul, Ege Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı. Donanmasını Tearos nehrinin Ainos şehri yanındaki ağzına getirip nehrin kaynağına doğru uzun süre ilerledi. Avrupa’da Peloponnes, Euboia ve Attika şehirlerine ulaştı. Ertuğrul gözünü Asya’daki yerlere çevirdi. Komşu Yunanlılara ve orada yaşayan insanlara hücum etti. Bazıları der ki Ertuğrul, Tauros Dağları’ndaki muhkem bir yeri ele geçirdi ve bu yeri, komşu yerleri almak için kullandı. Yunanlı komşularını kovdu; kuvvetlerini artırdı (s.17). Osman, Asya'daki diğer şehirleri ve o zaman Mysia'nın müreffeh şehri olan Prousa'yı kendisine tâbi kıldı. Osman’ın idaresi altında sekiz bin Türk, Hellespont’tan Avrupa’ya geçti ve Chersonese’de bir Yunan kalesini kuşattı. Trakya’da Tuna’ya kadar gitti; yağmalayıp esirler aldı (s.23). Bu esnada büyük bir İskit birliği Rusya’dan Tuna’ya ilerledi ve Trakya’da onlarla savaştı. Onları, Trakya’da öldürdüler. Sağ kalanlar Chersonese’e sığındı; oradan Asya’ya geçtiler. Bir daha dönmediler (s.25). Ertuğrul oğlu Osman, Asya’daki birçok Yunan arazisini aldıktan sonra İznik ve Filâdelfiya’ya hücum etti, fakat ele geçiremedi (Halkokondil, 2014: 17, 23, 25, 29).
Bunlar üzerine, “Ege denizi, Eski Eğirdir Gölüne işaret ediyor. Evvelce Eğirdir Gölü’nün batısı Avrupa, doğusu Asya ve iki göl arasındaki ırmak hudut. Isparta, Tavas, Honas, Kelene gibi isimlerin Yunanca olmadığı düşünülürse; Yunanistan’daki benzer isimler, Anadolu’dan gitmiş olmalıdır. Bugüne kadar bu görüşün hep tersi iddia edildi. Belki de Truva Savaşı sonunda mağlup olanlar, sonradan Yunanistan’a gelmişlerdir. İlyada’da zikredilen Sparta’nın Göller Bölgesi’ndeki Isparta olmaması için hiç bir sebep yok! Hatta Isparta, Yunanistan’daki Sparta’ya nazaran daha uygun. Isparta’daki Minasın mevkii, Sparta Kıralı Menelaos ile ilgili olabilir. Mora Yarımadası’ndaki Sparta ile Çanakkale arasındaki uzaklığa bakılırsa; Truva’yı, Eğirdir Gölü ve Asya ırmağı (Menderes) civarına yerleştirmek daha makuldür. Truva savaşından sonra Firikler, Kemer Boğazı’na (Firigos Boğazı) yerleştiğine göre; bu savaşın galibi Firikler ve Asyalılar olmalı. Umarım bana her şeyi Isparta'ya götürüyor demezsiniz. Sonunda da, “Göller Bölgesi ve Batı Anadolu’nun tarihi yeniden yazılmalı” demişim. 11 Şubat 2016].
Bilâhare Hellespontus’un Kemer Boğazı; Troas’ın Afşar-Kızık (Kyzikos) ile Hoyran (Kaikos) arasındaki bölge, Neutroja veya (Eski) Tralles’in Barla olduğunu gördüm (Remsi, 1960: 164 tablo-178; Strabon, 2009: 379; Grigoras, 1973: 137; Deguignes, 1976: 1155) ve Truva’nın Kemer Boğazı’nda bulunduğuna dair kanaatim arttı. 2023’de “Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun, Truva Isparta’da olmasın?”, “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” adlı iki makaleyle Truva’nın Çanakkale’de değil, Kemer Boğazı bölgesinde bulunduğuna dair tam kanaat getirdim.
Tarih eğitimcisi Prof. Bahri Ata’nın ricası üzerine okuduğum İlyada Destanı da bu kanaatimi perçinledi.
İlyada’yı okumadığımı öğrenen Bahri Bey, -İlyada’yı okumadan Truva hakkında yazmamalısın dedi. -İlyada bir destan! Müzik, şiir ve türkü sevip dinlememe rağmen İlyada’dan pek anlamam; Homeros’u Strabon, Anna, Remsi ve Umar’ın zikrettikleri kadarıyla biliyor; onlara göre yazıyorum dediysem de, Bahri Bey ikna olmadı. O’nun hatırı için İş Bankası yayınlarından çıkan İlyada hakkında eleştiriye açık bir şeyler yazdım. İlk baskısı 1958’de yapılan İlyada’yı, Azra Erhat (1915-1982) ile A. Kadir (1917-1985) tercüme etmiş. Arzava ve Akhalar hakkında ilk ciddi çalışmayı ise 1953’te Prof. Füruzan Kınal (1913-1987) yapmış, ama İlyada çevirisinde buna bakılmamış.
Makaleyi uzatmamak için çok istifade etmeme rağmen mütercimin uzun yorumlarına girmeyeceğim. Mütercim, Şliman için Homeros âşığı, Atalar da “âşığın gözü kördür” derler. Âşık, olaylara akılcı bakamaz. Bektaşi’nin “sevdim Ali’yi kâr-zarar” demesi gibi âşık, yanlış-doğru araştırmaz ve körü körüne hareket eder.
Maalesef bizim arkeolog ve Eskiçağ tarihçisi de, Batılı araştırmacılara âşık gibi yaklaşır ve onları baş tacı eder. Onun için yıllardır Truva diye Çanakkale, Amorion diye Emirdağ, Pessinus diye Ballıhisar, Apameia diye Dinar kazılır. Bakanlık da bunlara her türlü desteği verir; çünkü Bakanlıkta onlar söz sahibi. 1991’deki bir konuşmasında Prof. Akurgal, arkeoloji için tarihin yardımcısı der. Şimdi işler tersine döndü ve yanlış üzerine yanlış yapılıyor. Bunda tarihçinin de büyük suçu var.
Mütercim, s.549’da; -İlyada’da zikredilen adların birçoğu efsaneye karışmış, ya kaybolmuş, ya da değişmiş olduğundan bu yerleri Kiepert'in Atlasında bulamadık. Paul Mazon'un Les Belles Lettres yayınında çıkan İlyada metnini ve Fransızca çevirisinin dördüncü cildindeki İndeks'i esas aldık. Adları Yunanca metinle kontrol ettik- der.
551-604 sayfalarda verilen isimlerden 75 kadarının Eğirdir Gölü civarında bulunduğu anlaşılıyor. Bu isimler, Göller Bölgesi’ndeki “coğrafî değişimi” bilmeyenler tarafından hazırlandığı için hemen hemen hepsinin yeri yanlıştır.
24 sayfa önsözün 11 sayfası Truva’ya ait; mütercim, hem Türkçe, hem Yunancaya uyduğu için Truva yerine Troya dedik der, ama Troya yazımını bilgisayar bile tanımadı; o yüzden ben Truva yazacağım.
Türkiye’de boğaz çok. Neden İstanbul değil de, Çanakkale Boğazı? Bunu hiç kendimize sorduk mu?
Mütercim, -Homeros'un Truva'sı efsanelik bir kenttir. Homeros destanını yazdığı zaman Truva beş yüzyıldan beri yıkılıp gitmişti. Ozan bu kenti İda, yâni Kazdağı'nın eteğinde, Skamandros ya da Ksanthos (küçük menderes) ile Simoeis (Dümrek) Çayı'nın sınırladıkları ve bir yanı Ege Denizi'ne, bir yanı Boğaz'a bakan üçgen biçimli ovaya egemen yüksekçe bir kale olarak öylesine yerleştirir ki Truva'yı Hisarlık'ta elinizle koymuş gibi bulursunuz.
Şliman, Amerikan........© Dikgazete.com
visit website